31 yılı devirdim, 17-19 yaşlarımı çok saygıyla ve özlemle anıyorum desem yeridir. Hatta arttırıyorum: zaman algım inanılmaz değişti. Artık 10 yıl çok yıl gibi gelmiyor çünkü 31-10=21 yapıyorum ve daha dün gibi.
Ancak yıllar bende taze anılarla devam eden bir süreç olmadı. Çok fazla şeyi unutuyorum, örneğin çok düşünmeden ilkokul anılarımdan 3 tane, lise anılarımdan 5 tane veya üniversite anılarımdan 10 tane sayamam.
Kimsenin okumadığını bildiğim için burada çok üzüldüğüm bir konuyu da dile getirmek, benden gençlere tavsiyelerde bulunmak isterim. Birinin bana söylediğine göre leylekler gibi laklak etmeye ve arkadaşlarıma yeterince vakit ayırmaya özen göstermemiş olmamdan dolayı mıdır bilinmez, arkadaşlık konusunda yazacaklarım var.
Arkadaşlık: çocukluğun ilk yıllarından beri zamansal ve mekansal bir araya gelmelerin sıklıkla tekrar etmesi ve kafanın uyuşması ile benzer kişilerle kurduğum bağ. Insanın hayali bu bağın olabildiğince devam etmesi. Ata sözleri bazı durumları mükemmel kısalıkta anlatmasıyla şahane işler çıkarıyor.
"Gözden ırak olan gönülden ırak olur". Bu bir önerme midir? Tavsiye midir? Hayırsızlığın tanımı mıdır? Bu benim için "gözlerinden ırak olduğum arkadaşlarım gönüllerinden de beni uzaklaştırdılar" şeklinde çevirebileceğim hüzünlü bir atasözüdür.
Ama ben bu kadar az kelimeyle bu kadar öz şey söylemeyi beceremem. O yüzden sabırlı bir okuyucu olun ve attention span'ınızın azaldığı ve hatta yok olduğu bu günlerde benim hikayemi dinleyin.
Geçmişe baktığımda kendimi biraz hatalı, oldukça amatör ama çok içten ve dosdoğru görüyorum. İnsan ilişkilerinin ince ayarlarını yapmayı beceremem. Uzun yıllar boyunca çok fazla deneyimlediğim bir tecrübeyi anlatayım. Beni hiç arayıp sormayan "eski" arkadaşlarımın düzenli olarak hatırını sormak için girişimde bulundum ve belirli bir periyottan sonra onların konuyu ilerletmemesi veya aynı şeyi bana hiç yapmamaları sebebiyle "ben mesaj atmayı bıraktığımda bitti" kategorisinde arkadaşlıklarımız sonlandı.
Bazı arkadaşlıklarım için çok çabaladım, özellikle ilkokul arkadaşlarım için bunu yaptığımı söyleyebilirim. Bu çabalarımdan hiç bir zaman sonuç almadım ve çabalarımı zamanla azalttım.
İnsanlarla iletişim kurmada kötü değildim, etrafımda çok insan ama az arkadaşım oldu. Az arkadaşlarım da fiziksel olarak uzak olduğumuz zaman arkadaşlık ihtiyaçlarını başkaları ile doldurduklarından dolayı zamanla yok oldum.
Yok oldum diyorum çünkü hiçbir zaman arkadaşlarımı ben yok etmişim gibi gelmiyor bana. Öyle olsa şu anda bu yazıyı yazıyor olmazdım. Hiçbir zaman bir olay yaşayıp küsüp vs ayrıldığım arkadaşım olmadı, zamanla yokmuşum gibi oldu ve yok oldum, yok olmayı ben istemedim ama uzaklaştırıldım.
Burayı ağlama duvarına çevirmek istemezdim, bu konu beni halen çok üzen bir konu. Üzme derecesini şöyle açıklayayım: bir film izliyorum ve liseli 2 arkadaş çekirdek çitleyip yolda yürüyorlar, ben üzülüyorum.
İşin özeti ya ben bu arkadaşlık işini beceremedim ya da gerçekten arkadaşlık yaptığım kişiler hep hayırsızdı. Sonuç: 31 yaşındayım ve hiç yakın arkadaşım yok.
Aslına bakarsanız buraya yazdım ve biraz rahatladım, çünkü artık arkadaşlık kelimesi bile beni hüzünlendiriyor. Bunun kolay geçeceğini veya düzeleceğini düşünmüyorum, bu duruma alıştım, böyle yaşayacağız :).
Zaten yıllar çok hızlı geçiyor, 41, 51, 61.. Bir varmış bir yokmuşuz.