insanoğlu gerçekten ilginç bir yaratık olduğunu varoluşundan beri kanıtlıyor, kanıtlamaya da devam ediyor. galeyana gelme cengaverlik yapma ve vatanı kurtarma arzumuzun hat safhada olduğu şu dönemde, dün sabah 5 sularında fitili ateşlenen yanlış yönetim, şiddet merkezli süreç yönetimi ve ben kibri nedeniyle birçok insan zarar gördü ve halen zarar görmeye devam ediyor.
ben polise taş atan eylemciyi sevmem eğer polisle karşı karşıya geldiğinde ortam hat safhada gerginken ilk taşı polis atmadıysa. eğer ki polis atmışsa bu düzende tamamen kökten bir yanlışlık var demektir.
farzedelim 100 eylemci (esasında 80 tanesi hükümete olan tepkisini şiddetten ayrı bir yolla mitingle dile getirmek istemektedir) karşısında 40 polis ve bir toma buluyor. tepki göstermek isteyen vatandaş ıslık çalıyor slogan atıyor ve polis bekliyor. tepki gösterenlerin arasından birkaç tane şerefsiz polise şişe, taş ve benzeri birşeyler atıyorlar polis bekliyor. duyarlı vatandaşlar polisle diğer vatandaşlar arsasına girip yüzleri vatandaşlara dönük şekilde atmayın diyerek ellerini kaldırıyorlar. ancak vatandaşın içinden bir dürzü yine bir taş çıkarıyor ve polise sallıyor. daha sonra durumun akıbetini kestiren diğer vatandaşlar tam çil yavrusu gibi koşuşturmaya başkayacakken poliste biber gazı kapsüllerini güdümlü füze gibi çömelerek ateşliyor ve ortalık bomboş. herkes başka yerde.
daha sonra polisin olduğu taraftan geçen bir takım vatandaşlar polise nereye gidelim diyorlar? metro kapalı,otobüs geçmiyor, her yer gaz bulutu nefes almak güç. polis manidar bir cevap veriyor: "yukarı git, aşağı git, nereye gidersen git, sixtir git. atın arkadaşlar atın bombaları". haydi bari aşağı gideyim diyen vatandaş yolunun üstündeki bomboş alana atılan biber gazı ile gözlerinin ve akciğerlerinin kontrolünü kaybedip nefes almakta güçlük çekiyor ve yoldan geçen bir otobüse gözleri kapalı öksürür halde kendini zor atıyor. otobüstekiler hazırlıklı ki biri limon uzatıyor biri ıslak mendil vermeye çalışıyor biri su döküyor yüzüne, 2-3 dakikalık çileden sonra vatandaş kendine gelir ve otobüs onu biryerde bırakır.
vatandaş ne düşünür (kendi kendine konuşur, deli dediler.):
* ulan polis boş yere neden gaz attın? ben yoldan geçen vatandaşım neden benim canımı yaktın bunun hesabını kim sorar?
* vatandaş cevap verir, kimse sormaz, soramaz çünkü benim ülkemde demokrasi ve hukuk henüz bu kadar gelişmedi. ha ekonomi gelişti, zenginler zenginleşti, orta düzeyler yine orta düzey, fakir yine fakir bu başka.
-ee şimdi bu göstericilerin arasındaki dürzüler taş atmasa acaba ne olurdu onlar neden taş attılar onların amacıda ortalığı karıştırmakmı? polis bu şekilde tepki vermeye mecbur mu bırakıldı?
-göstericiler sinirli, haklı bir sinir, birçoğunda ise çeşitli sebeplerden ötürü nefret var. polis emir kulu, emri kim veriyor kardeşim, hükümet mi? emniyet müdürü mü? kim?
-kimse kim. eğer yarın olduğunda dünkü gibi bir hesap sorulmayacaksa polisten bir anlamı yok. sistem bastırma ve sindirtme sistemi mi oldu.
*ak parti sosyal bir hareketin sonucu olarak iktidara geldi, yükseldi, ve dün olanlar kibrin, ben kavramının ve diğerlerini ötekileştirmenin bir delili oldu.
-siyaset bu kadar insanın yaralanması, sinirlenmesi, nefret beslemesi, kutuplaşması taraf olması için yeterli bir gerekçe mi?
-milletimizin içinde de ne yazık ki farkında olmadan yada farkında olarak, gaflelet ve hatta hıyanet içinde olanların varlığı bu tür olayların çözümünde çok büyük engeller teşkil etmektedir.
adamın biri soruyor ne zamana kadar suscağız? ne zamana kadar?
- susmak demek bugün kızılayda, taksimde, istiklalde, tunalıda vb. olmak değil. konuşmak ve sahip çıkmak demekte bugün dışarda olmak, taş atmak, çöp yakmak, değil.
bugün yaşadıklarımı anlatmaya çalıştım. çözüm nedir senin bir fikrin var mı derseniz, öncelikli çözümün herkesin işini en iyi şekilde yapmasını
bugün dışarda slogan atanların çöplerini yere atmamaktan başlayarak kendilerini çevrelerini ve herşeyi daha güzel yapmak için çaba göstermelerini
bugün dışarıda olmayanların neden dışarda olmadıklarını şahıs olarak nasıl bir vatandaş olunmalı bunu düşünmelerini
15 yaşından itibaren herkesin bir hayal kurup bu hayali odalarının baş köşelerine asmalarını bu hayalde nasıl bir gelecek düşleyip nasıl bir ülkede yaşamak istediklerini yazmalarını ve tez elden bunun için çalışmalarını
hükümetin (kim gelirse gelsin, sonuçta bugün o, yarın sen) yüzde kaç oy alırsa alsın diğerinin de sözünü dinlemesini
polisin ben napıyorum lan diye kendine sormasını
rant için birşeyler yapanların bunu uzun uzadıya düşünüp kefenin cebinin olmadığını anlamasını
bazı dürzülerin de ortamı karıştırmak için sosyal medyada asılsız fotoğraflar, paylaşımlar yapmamasını yapsalar bile ulan kardeşim dediğim insanın biraz araştırıp körü körüne inanmamasını
..
..
..
diye uzayıp giden bir dilek listem var.
vel hasıl kelam;
“bir gemi dolusu katil olsa da, içlerinde bir masum olsa o gemiyi batıramazsın."
"kıyametin koptuğunu görseniz de elinizde fidan olsa onu dikin" hadis-i şerif.
"yurtta sulh, cihanda sulh" m. kemal atatürk / 20 nisan 1931
"vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır" m. kemal atatürk
anlayacağın sinirliyim, öfkeliyim, ancak yapılması gereken hakkında düşünmek gerekli, galeyana gelmemek, cengaverlik yapmamak gerek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder