27 Aralık 2013 Cuma

kara şimşek vol.1

Yaklaşık 10 gün evvel yeni bir motosiklet aldım, ismi eski sahibinin verdiği isim 'kara şimşek' olarak kaldı. Size biraz kara şimşekten bahsetmek isterim, ancak yazımı üç bölümden oluşturacağım. İlk bölüm herkesin okuyup keyif alabileceği, ikinci bölüm daha önce alıntılar yaptığım "Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı" isimli kitaptan alıntılarla devam edecek. Üçüncü bölüm ise teknik bilgilerden de keyif alabilenler için.

Bölüm 1.

Kara Şimşek evet... Kendisi daha önce onun türünden sahip olduklarımdan bambaşka bir tarzda, daha bir sportif duruyor. Daha kaliteli ve kıvrak hatlara sahip. Hadi gidelim deyince kış günü bile olsun ikiletmiyor geliyor sizinle..

Daha önce başına birkaç kötü şey gelmiş ancak atlatmış, daha genç ve sağlam bir yüreği var. Başına gelen olaylar şansına sadece dış görünüşünde estetik olarak birkaç iz bırakmış.. Benim gözümde bunların önemi yok. O bana eşlik ediyor ve keyif veriyor, ben onunla olmaktan mutluyum ve onunda benimle olmaktan mutlu olmasını sağlıyorum.

Bugün mühendislik ekonomisi dersini asıp yanına gittim, biraz dolaştık sonra yeni yıl için bir şeyler aldım kendini daha iyi hissetsin diye. Çağımızda herkes biraz ilgi ister. Herkes kendi biricik içsel dünyasının tatmini için uğraşır; ki içsel dünyanın tatmini mutluluğa ulaşmanın yegane yoludur.

2. Bölüm:

-Başkalarına nasıl göründüğüne kesinlikle aldırmıyordu. Bu, tümüyle fanatik bir şeydi. O günlerde yapayalnız bir düşünce evreninde yaşıyordu. Kimse anlamıyordu onu. İnsanlar onu anlamadıklarını ve anladıkları şeylerden de hoşlanmadıklarını belli ettikçe o daha fanatik ve nefret uyandıran biri oldu.

-Nitelik göz ucuyla gördüğünüz bir şeydir ve ben aşağıdaki göle bakıyorum, ama arkamdaki soğuk neredeyse donmuş gibi gelen gün ışığının ve neredeyse hareketsiz rüzgarın acayip niteliğini de duyumsuyorum.

-Bu somun anahtarlarının metali öyle soğuk ki insanın elini acıtıyor. Ama bu güzel bir acı. Bu acı, gerçek, düş değil ve burada, kesinlikle elimin içinde. ( Düşle gerçeği ayırt etmek isteyen bir insanın inancı)

-Yavaşça yürüyerek yoldan geri dönüyorum; sanki doğan güneşi rahatsız etmek istemezmişcesine. Sonbaharın ilk duyguları.

-Araba kullananlar nerede olduklarını değil de nerede olmak istediklerini düşünüyormuş gibiydiler.

-Kusursuz bir yağlıboya tablonun nasıl yapılacağını mı öğrenmek istiyorsunuz? Kolay. kendinizi kusursuz hale getirin, o zaman doğal olarak tabloyu yaparsınız.

-Üzerinde çalıştığınız gerçek motosiklet, kendiniz denen motosiklettir. "Orada, dışarda" olduğu görünen motosiklet ve "burada, içeride" olduğu görünen kişi aynı şeyler değildir. Ya birlikte Niteliğe doğru yükselirler ya da birlikte Nitelikten aşağı düşerler.

-Bizler alışık olmadığımızdan, evet ve hayırla eşit anlayışımızı, bilmediğimiz bir yönde genişletebilecek üçüncü bir mantıksal terimin olabileceğini göremeyiz. Böyle bir terimimiz bile yoktur, bu nedenle Japonca mu terimini kullanmak zorundayım.

-Zen keşişi Joshu'ya bir köpeğin Buda karakteri taşıyıp taşımadığı sorulduğunda söylediği 'Mu', bu iki seçenekten biriyle vereceği yanıtın yanlış olacağıdır. Buda karakteri evet ya da hayır sorunlarıyla ele geçirilemez.

Bölüm 3:
Kara Şimşek 125 cc silindir hacmine sahip. 12 beygir gücünde. 137 kilogram benzinsiz ağırlığı var. Daha önce iki kazası var sağ ve sol tarafa düşmüş ancak ön grenajlarında bunun fazla bir belirtileri yok. Motoru sağlam çalışıyor.

Motosikletim 6300 kmde. 2012 modeldir. Bakımları düzenli olarak yapılmış, ancak soğutma suyu ihmal edilmiş. Motosiklette soğutma suyu harareti engeller motorun belli bir sıcaklıkta kalmasını sağlar. Soğutma suyu dediğimiz normal musluk suyu değildir. Ütü suyu - Akü suyu - Saf su olarak tabir edilen minerallerden arındırılmış sudur. 5 litresi 7.5 lt ye yada 500ml si 1 liraya benzinliklerde satılır. Kara Şimşek'in soğutma suyu deposu yaklaşık 350ml civarı. Bu sebepten 500ml saf su ve 6 liraya bir litre antifiriz aldım. Saf su soğutma sisteminin kireçlenmesini engeller. Antifiriz ise suyun donma sıcaklığını düşürüp suyun donmasını engellemenin yanı sıra, kaynama sıcaklığını da yükselterek paslanmayı geciktirir. Soğutma suyu %50 antifiriz %50 saf su olarak hazırlanmalıdır. Honda servisinde 40 liraya, başka bir motosiklet bakım yerinde 20 liraya yaptırabileceğim basit bir işlemi 7 liraya hallettim ve elimde 3 sezon boyunca yetecek kadar antifiriz + saf su kaldı.

Ön fren hidrolik sıvısı alt seviyeye düşmüş. Fren hidrolik sıvısı önemlidir, frenleme sırasında ortaya çıkan ısı hidrolik sıvısı tarafından emilir ve soğuma sağlanır. Biraz teferruatlı bir iş, ben de çok tecrübeli değilim bu konuda. Bu sebepten şimdilik oldukça yumuşamış ön freni daha az kullanarak idare edeceğim.
_________________

Üçüncü sınıfın birinci dönemi.. Söyledikleri kadar yoğun bir dönem gerçekten. On üç hafta bitti nasıl geçti anlayamadım gene. Dersler için kendimi çok yormuyorum. Bu durumdan pişman olmam inşallah. İskandinav diyarlarından esen rüzgarlar tarafından anlatılan hikayeler dinlemek istediğim zamanlar yaşıyorum. İnce kitaplar okuyor ülke gündemi hakkında az konuşuyorum.

Hayat size hayallerinizi getirsin..

A. Said Parlak
27 Aralık 2013 - Ankara.

15 Aralık 2013 Pazar

filan

Belki pek bir havalıydın
Saçların şekil, gözlerin mavi filan.

Bense pek bir karışıktım
Aklım nerede bilen yoktur her an.

Hava soğuktu, metro biraz daha sıcak.
Ben karışık, sen bir başka filan.

Aslında hiç gerek yoktu artisliğin.
Zaten istesemde kesin beceremem elime yüzüme bulaşır filan.
Sana şekil mi yapacakmışım? Nerde..
Saçlarım dağınık, gözlerim dalgın, parmaklarım dolma, ayakkabı 44 numara.
Ben karışık, gözlerin sanki bir ışık sisler bulvarında.

Sakin ol dedi oğlum, ne bu heves.
Git evine hadi, bize kestane kes.
Soba sönmeden közlensin biraz,
Anlat daha sonra onu, seni, meşe ağacının yaprağını filan.

Çekindim tabi, bilemem nasıl anlatayım kimi, neyi?
Sustum hemen dilim, başladı kafamdaki ben, sen ve meşe yaprağı  filan.

Kestane sıcak el vurulmaz şimdi ona,
Ben karışık ve gözlerin sonbahar rüzgarı..



Yarım kalmış bir şiir denemesidir.
Dinlemeye çalıştığım kalbim ve aklımın birleşen sesidir.

A. Said Parlak / 15 Aralık 2013
Ankara.

9 Aralık 2013 Pazartesi

metro karalamacaları

Korktuğu için vazgeçmeli mi insan
Yoksa korkmalara rağmen "olsun abi devam"?

Gözlerime baktığında anlatmak istediklerimi mi görüyorsun?
Yoksa anlamak istediklerinle mi yetiniyorsun?


Çekiciliğine kapılacağın sonsuz hikayeler duymak isteyeceğini biliyorum.
Bunu istemem.
Anlattığım sonlu hikayeler - düş ve düşünce - kalıplarımın sert duvarları gibi gelebilir sana.

Oysa ben..
Ben sadece yorgunum.
Verilen sözlerin ve o sonsuzluk kelimelerinin defalarca boşa çıktığına şahit olmuşum.
Ve sonra tekrar ve tekrar - adı tarihte kaybolmuş sonsuz okyanusta kaybolmuşum.

Bana inançsız bir insanmışım gibi baktıkları oluyor..
Sadece inandığımı söyleyebilirim.. Metro duruyor inmem gerekir.
..

5 Aralık 2013 Perşembe

OR2

Yeni bir şiir var, onun adı da 'yöneylem araştırması' olsun.
Ferda hoca öyle bir ders anlatıyor ki hep aklım başka yerlere gidiyor..

Bana aşktan bahsetmeyin artık.
Başka hikayeler anlatın, ve usanmayın sevgiyi anlatan hikayeler yazmaktan.
Ama aşk mı? Orada dur işte. Pekte göze görünmem artık bu gidişle..

Hırıltılı sesler çıkarır nefesim. Hastayım, kızarmış zorlukla açılan gözlerim.
Sisler bulvarı da yorgun artık, şiirlerimde olmak istemez belki.
Bundan emin olursam eğer, bulvarın tüm sislerini sileceğim.
Kar yağıyor bulvarın üzerine..
Ben sevgi hikayeleri okuyorum.
Boş gözlerle etrafı süzen insanları sislere gömüyorum düşlerimde.
Nefret hissetmiyorum çoğunlukla
Çünkü
Hırıltılı sesler çıkarır nefesim. Hastayım  ve kızarmış zorlukla açılan gözlerim.

Tanımlarla kafayı bozmuş bir adam tanıyorum.
Tanımlayamamak problemiyle uğraşıyor,
Yorgun ve yoğun..
Düşleri karmaşık, pasaklı, salaş ve varoş.
Ona sevgiden bahseden hikayeler anlatın.
O size batan geminin hikayesini, yanmış odunun öyküsünü,
Ve düşen yaprağın düşünü anlatsın.
Yorgun ve yoğun..

Said Parlak - 3 Aralık 2013
Ankara