30 Haziran 2011 Perşembe

birşeyler..

biliyormusun ben boş durmayım, çalışayım diye işe girdim. dominos pizada motorcuyum. işi bulmam 15dk sürdü. iş yok diyenlere inanmıyorum.
hani pizaların koyulduğu kutular varya, onları biz katlıyoruz onları katlarken dinleniyorum, aklıma yazılacak birsürü şey geliyor. bir şiir, ben olmak; ben neyim? yakında yazacağım, ilk defa bir anda değilde birkaç bişeyler karalayıp zaman zaman düzelterek birşeyler yazacağım, belkki değişik olur.
çeşit çeşit insanla karşılaşıyorsun hizmet sektöründe. gözleri ateş saçan, gözlerinin feri olmayan, kel, kıvırcık, şortlu, atletli, düşünceli, cömert, iyi niyetli, aceleci, çekingen, kızgın.. bugün başıma garip garip olaylar geldi;



*evet motordan düştüm, hızım sanırım birazcık fazlaydı o yol için, birazcık daha dikkat etmem, ve birazcık daha az dikkat etmem gerekliydi. zaten olacağını bilsem bunun ismi kaza olmazdı.
*eve pantolonumu değiştirmeye geldim, şirketin motorunu bırakıp kendi motorumu aldım. evin aşağısına motor koydum, aşağı tekrar indiğimde motorumun koltuğunda sigara izmariti vardı, ve delinmiş deri koltuğum, insanlar hakkında kötü düşünmeyi sevmiyorum, böyle birşeye ne gerek vardıki şimdi?
*telefondaki arkadaşa yanlış adres veren kazım bey, yanlış gittiğim adresteyken arayıp gecikeceğimi söylediğim halde -sanırım gittiğim inşaat şirketi ofisinin sahibi- birşeylerine güvenerek kendisini dağların en tepesine koyarak, konuşma uslubunu ayarlamayarak benim ne zamandır atmayan, çook uzaklara gizlenmiş şalterimi bulup attırdı. olay pizanın 40. dakikada kapısına gelmesi ve 30dk bedava yazısını göstererek burda ne yazıyo kardeşim diye değişik tavırlar takınmasıyla başlayıp, en son cüzdandan 50 - 100 liralarının arasından para seçerken küçümseyici gülüşüne dayanamyıp "gülünecek birşey yok bence" dememle beraber beyfendinin gururu incindi ve pizaları uygunsuz uslupla iade etti.


-daha fazla dikkat, motorun üstündeyken herşey unutulur. ancak motorun sadece hobi olabileceğini, zevk için binileceğini, iş için devamlı olarak kullanılmayacağını sandığım düşünceler yada böyle bişeyler kafamda.
-bazı insanlar kimseyi düşünmez; bana göre her insan herşeye alışıp herşeyi değiştirebilir, ancak bu bu kadar olumlu birşeyken ben neden boyun eğmeye, alttan alıp altta kalmaya alışma eğilimi hiç göstermiyorum? kendimlemi çelişiyorum?
-insanlar ceplerindeki 20 lira parayı başka birine verecek diye kendilerini bir üstün saymamalılar. lütfen hizmet sektöründe çalışanlara anlayış gösteriniz.

dipnot: düştüm motordan, pek birşeyim yok. ilk maaşıma mont alacağım. almassam hatırlat emi. cicci.

22 Haziran 2011 Çarşamba

bir zehirdir 'tavsiye' bazen.

-ne sağır, ne körmüşüm. anlamını çıkarmak istediği bir yazıyı okuyan biri, işaretleri ve harfleri küçümsemez; yanılsama, rastlantı ve değersiz bir kabuk diye bakmayıp okur, inceler ve sever onları, her harf karşısında böyle davranır. oysa dünya kitabını ve kendi varlığımın kitabını okumak isteyen ben ne yaptım? işaretleri, harfleri hor gördüm, görüngüler dünyasına yanılsama, dedim; kendi gözümü ve kendi dilimi nasılsa var olmuş değersiz nesneler saydım. olamaz böyle şey, geride kaldı bu artık uyandım.

-yüzünde yorgunluk okunuyordu, mutlu bir hedefe ulaşmayan uzun bir yolda yürümenin verdiği yorgunluktu bu. yorgunluk okunuyordu yüzde, yeni başlayan hazan mevsimi okunuyor, gizli tutulmuş, heniz söze dökülmemiş, belki bilincine bile varılmamış bir korku okunuyordu; yaşlanmaktan korku, hazan mevsiminden korku, ölecek olmaktan korku.

-ah keşke bir yıldırım düşse üstüne, onu cansız yere serseydi! kaplanın biri çıkıp gelse de onu yiyip yutsaydı, bir şarap bir zehir olsaydı da onu hiçbir şey duyup hissetmez duruma soksaydı. her şeyi unuttursaydı ona, uyusa ve bir daha uyanmasaydı!  (hiç böyle hissettin mi :)

-ırmağın simgelerinden bir tanesini gördü ancak, bu da ruhunda bir çalkantıya yol açtı. gördü ki bu su akıyordu hep, sürekli akıyor, ama hep yerinde duruyordu, aynı suydu hep, ama yine de her an yeniydi! oh, kim kavrayabilir, kim anlayabilirdi bunu!

- dinlemeyi öğrenmek gerekir; dinlemeyi öğreniyordu en başta, sessiz bir yürekle, belkeyen, dışa açık bir ruhla, içinde tutkulara, isteklere kulak vermeyi öğreniyodu, yargılara, görüş ve düşüncelere yer vermeden.

-biliyorsun çünkü, yumuşak sertten güçlüdür, su kayadan güçlü, sevgi zorbalıktan güçlüdür.

17 Haziran 2011 Cuma

şey

bide benim dilim fazla uzamış sanırım. herşeyi bilmemden kaynaklanıyorda olabilir. babama arada bir saygısızlık ediyorum. babam bişey demez bana. ama ben böyle bişeyler bidaha yapmamalıyım.

hele bir bugün oldu.

dışarda yağmur yağıyor, haziran ayının on yedinci günü. isa'nın doğuşundan 2011 yıl sonradayız. upper intermediate kurunu başarıyla bitirmemden bir hafta sonra proficiency sınavının ikinci gününün ortasındayız. evi alt katta olanlar yağmur sularından etkilenmez inşallah.



sınavlarım iyi geçti, beklediğimden iyiydi en azından herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmadım. sanırım yaz okulu maz okulu demeden bitireceğim bu akademik yılı. sonuçlar çarşamba, sizinle paylaşırım.
ispanyolca sevgisi başladı bende, hoşuma gidiyor, bu yaz öğreneceğim az biraz.
bu akademik yılda bana yeni yeni şeyler öğreten, murat çoban, şule öz, sibel taş ve hatice bayındır hocalarıma sizin huzurunuzda teşekkür etmekte istedim. teşekkür ederim.

bi değişiklik olsun dedim, ttnet ten çıktım turknet e geçtim. çok daha hesaplı ve bağlantı farkı yok.
siddhartha diye bi kitap okuyorum (hermann hesse) çok ilginç, yukarıda bahsettiğim hatice hocam hediye etti.

havalar ısınmasın be böyle güzel, ben seviyorum yağmuru, getirdiklerini. fakat daha fazlası ekinlere meyvelere zarar, durabilir yağmur ama sıcak olmasın, bayılcak gibi oluyorum. en kötü yanıda hiç bayılmadım :D

7 Haziran 2011 Salı

ilişkiler

insanlarla olan ilişkilerim, insanların birbirleriyle olan ilişkileri, ilişkileri tanımlayan kavramlar bu ara aklımı kurcalayanlar arasında. kavramların yanlış kullanıldığına, karıştırıldığına, değersizleştirildiğine inanıyorum. insanlar çok çabuk unutuyorlar, bazı değerlere çok az önem veriyorlar, bazı davranışlarıda çok gelişigüzel. evet şuan sana insanları şikayet ediyorum. bir insan içtiği bitirdiği su şişesini sonradan atmak üzere sıranın altına koyup unutabilir, ancak bir insan bitirdiği su şişesini sonradan hiçbir eyleme geçmemek suretiyle sırasının altına atmamalı. bu bir örnektir bazı şeyleri az umursamakla ilgili, bunu ilişkilerle ilişkilendirecek olursam, insanlar bazı arkadaşlarını işlerinin yoğunluğundan ve bisürü bisürü şeyden dolayı ihmal edebilir, sürekli karşı taraftan ilgi bekleyip ki böyle durumlarda çok saçma gelmiştir bana çünkü iki tarafta birgün görüştü ertesi gün birbirlerine dönmeyi karşı taraftan beklerlerse 4832748 görüşemezler ve bigün görüştüklerinde 'sen sanki hiç aradın mı' gibi bir cevap alırlar buna çok sinir olurum. lakin bazı insanların ilgi alanı yada öncelikleri arasında unutulan arkadaşları hatırlamak yoktur, böyle durumlarda ilginçtir.

yazının çok sıkıcı olduğuna kanaat getirip yarıda kesiyorum, ha yorum yapıp devam et dersen o başka, bişeyler yazmama rağmen artık insanların peşinden koştuğumu, ayda bir nasılsın dediğim insanları -ki hiç hal hatır sormayanlardır- ertesi ay tekrar nasılsın diyerek zat-ı hallerini rahatsız ettiğimi düşünmeye başladım. neyse işte öyle şeyler.

3 Haziran 2011 Cuma

bir yolda kalma hikayesi.

 Evet bu da oldu -gerçi ne bekliyodumki- yolda kaldım :D bir sigorta değiştirdim, yedeğide yandı, birincisinden sonra elimle götürdüğüm motoru ikincisinden sonra sönük ışıklarlada olsa -malum tecrübe işte- eve kadar getirmeyi başardım.ama tüm bunları ben hakettim, 3günde sadece bir defa brandasını kaldırıp baktım o da bana küstü. neymiş sarven'le şaka olmazmış hıı.
                             Sarven masum rolü yapıyor, baksanıza boynunu nasılda eğmiş, hergele!

Ve dün gece yerde uyudum belimin ağrısından, belimin neden ağrıdığını da sanırım anladım, yukarıdaki resimde gördüğünüz ismi lazım değili iki bacağını üstünde durdurayım diye - orta ayaklığı açmak - 180 kilo olan yoldaşımı az biraz kaldırmak zorunda kalıyordum. bugün beni yolda bıraktı, bir değil iki sigorta yaktı, garajda gözlerini benden kaçırırkende tek ayak üstünde bırakmamamı istedi utanmadan, tamam dedim bırakmayım, yaa bismillah deyip tam iki ayağında doğrultmaya çalışıyordum ki 4. seferde yapamayınca belimin katır kutur ettiğini - niye katır kutur ettiğini - anlamış bulundum ve tek ayağının üzerinde bıraktım geldim hergeleyi. millete rezil olmasın diye de üstünü örttüm -malum geceler soğuk.

Bu da yanan iki tane motosiklet aküsü sigortası, ben ilk defa gördüm, bilin böyle şeyleri yahu. 

Ellerimle ite ite frekans müziğin yanına getirdiğim motorumu küçümseyen sercan abime :D yedek sigortayı çıkarmaya yardımcı olan enes abime iyi dileklerini sunan engin abime, telefonla bana yol destek ekibi olarak yol gösteren serdar abime, asıl sorunu anlamak için bana yardım edecek şevkete teşekkürler..