25 Mart 2018 Pazar

Kendime Mektup

Hiç olmadık zamanlarda olmadık işler gelir başımıza. 
Hiç olmadık zamanlarda ummadığımız şeylerle karşılaşırız.

İşte ben yeni bir şeyler yazayım diye blog sayfasına giriş yaptım. Buralar gözüme ananemin evinde hiç kullanılmayan odada duran belki yıllardır üzerinde kimsenin elinin gezinmediği bir dikiş makinesi gibi görünüverdi. Ah be oğlum dedim kendi kendime. Ne çok şey yazmışsın, yayınlanmamış bir sürü şey duruyor ve yanında turuncu renkler ile "taslak" yazıyor. 

Ama olamaz böyle gitmez yani sonuçta bu blogun amacına ters bu olay. Nasıl başlamıştık? Yazdıklarım önce kendime anı olacak, sonra okuyanlara bir hikaye, bazen boş laflar, bazen bir müjde, bazense gülümseme olacak. 

Bak sen neler yaptın ben sana bir güzel anlatayım. Eylül ayında ablanın ve Mehmet abinin aldığı kamerayla gaza gelip anılarım milyon fotoğraf içinde hiç bakmayacağım bir harici hard diskte birikmesin beşer onar dakikalık video olsun deyip youtube kanalı (Kivisel Düşünceler) açtın. Her ne kadar kekolastik videolar da çeksen bu işten keyif aldın. Aferin oğlum aynen devam et. Ama yine bir şeyi atladın be! Hani bu blogda yazdığın şeyler hakkında videolar çekmek, çektiğin videolar hakkında yazılar yazmak istiyordun? Vik vik vik! Geç bu lafları. Lafa gelince laf, işe gelince hohooo... Neyse sana biraz zaman tanıyorum, erteleme!

Ekim ayından itibaren gözünü bitcoin (BTC) üzerine çevirdin, iyi de sen ne anlarsın böyle şeylerden? Tabi ki yine yapacağını yaptın ve anlamadığın şeyin üzerine daha çok gittin. Sonunda ne oldu? Söylemeye korkuyorsun biliyorum ama ben bunları sana yazacağım. Biraz kazandın, daha sonra çokça kaybettin. Hem de sadece kendi paranı kaybetmedin, gittin bir de enişteyi gaza getirip, ablayı ikna edip daha "dayı" bile diyemeyen Ayşem in bez paralarını ilk önce türk borsasından BTC alarak daha sonra bunları çin borsasına gönderip başka alternatif kripto para birimleri alarak gariban ümidiyle çar çur ettin. Lan oğlum senin neyine kripto bilmemne. Neyse şimdi ben iyi biliyorum sen inanıyorsundur dijital dünyanın bir zorunluluğu olarak kripto paraların geleceğin teknolojisi olduğuna ve üçüncü partileri ortadan kalktığı -peer to peer- bir dünya oluşacağına. Ve bu yüzden halen zararın neresinden dönersek deyip kalan parayı çekmedin. Ah be oğlum sen akıllanmazsın, ama bir kaç sene sonra bu çekmediğin paralarla kendine bir minik bir servet elde edersen bile bu heyecanlı yolculukta öğrendiklerini unutma!

Son olarak duydum ki hayatında ilk defa bir dersten kalmışsın. Gülmekten yıkıldım açıkçası çok da sevindim. Bu senin aklını başına getirir. Ama bu dönem çok dikkatli olmalısın, teze başladın -ki tez konun da pek bir havalı "tedarik zincirinde yapay zeka uygulamaları"- diye okulun hemen bitecek sanma. Güzelce derslerine çalış, gezeceğin yerleri gez, dışarı çık, yurtta oturma. Ama yurtta oturup ders çalışma zamanın gelince de tembellik yapayım deme. Bir sabah 8de uyanıp ders çalışman gerekirse ve motivasyonunu bulamazsan gökyüzüne bak, ya utanıp uyumaya devam edeceksin ya da zamanında yaptığımız o muhabbeti hatırlayıp kalkıp çalışacaksın. 

Şimdilik kendine iyi bak, çünkü en iyi tanıman ve öğrenmen gereken şey kendinsin. Bir fincan daha kahveye ne dersin?