19 Kasım 2012 Pazartesi

öneriler-möneriler

konuya artık bodozlama girmek hoşuma gidiyor.

feysbukta takip ettiğim sinemasal isminde bir sayfa var güzel şeyler paylaşır. güzel olan şeyleri ara ara paylaşır. artık birçoğunu ezberlediğim şeylerle karşılaşır olurum.

örneğin:

Alışmaktan korktuğun için dokunmaktan vazgeçtiğin insanlar vardır.

La Fille Sur Le Pont 1999

paylaşımlarından biridir. yanınada fotoğraf iliştirilir hep.

sahiden varmıdır alışmaktan korktuğumuz için dokunmaktan vazgeçtiğimiz insanlar? vardır.. olmasa sinemada yer alırmıydı. sinema napar? bizim hissettiklerimizi hayal ettiklerimizi kıyısından köşesinden yakalayabileceğimiz duyguları alır karşımıza koyar bizi içine çeker yaşatır düşündürür ve bırakır (benim tanımım, ilk defa bir sinema tanımı da yapmış oldum). uzun lafın kısası tabi ki vardır.

ancak bilmemki marifetmidir korkmak ve vazgeçmek. sanki özenle seçip kelimeleri, bir cümleyi farklı yönlere mi çekiyorum diye soruyorum da kendime. yoğğ diyorum. gölgeler altında beklemek çoğu zaman bir marifet değildir. tabi ki herkes başka ve herkes aynı. derin konular bunlar ben yazmayayım bidaha bu konularda öyle detaylıca kafa yormadan.

velhasıl kelam : dağ başında gönle dur demek kolaydı, biz zor olanı seçtik.


ha bu da güzeldir 


.

17 Kasım 2012 Cumartesi

ehh

ehh 'yeter artık bune yaa' dedim bizim bi arkadaş gibi. ve bişeyler yazıyımda sizde okuyun istedim.

la bugün bir arkadaşın arabasında şöför yanı oturuyorum.. radyoda bangır bangır benim tabirimle "abidik gubidik" başkasının tabiriyle güze-hoş-ingilizce-yabancı pop- ıptıslı dıptıslı şarkılar çalıyor. bide grip olmuştumda ben pek bir huysuzumdur hastayken. başımda ağrıyordu sinüzit gözlerimin arka tarafından akıyor nereye gittiğini bilmiyordum. ve bende o düşünce ve fiziksel durum içerisinde radyoyu değiştirdim, sesini kıstım bir türkü çalmaya başladı.

arabada sesler yükseldi sanki balkan harbine yeniden girmişiz gibi -tarih sınavına gidiyorduk da- sesler gelince korktum. meğersem bizim değişikler türkü sevmezmiş yaaa bu nee yaaa felan gibi tepkiler verirlermiş. toplum tarafından demokratik olarak türkü kanalı değiştirildi. bende içimden söyledim ne var.

ha, şimdi konuşmama neden la diye başladım onu söyleyim:

selime anlattım durumu, selim dediki "la türkü la, türk la, olacak işmi sevilmezmi la türkü la" dedi

işte o yüzden la diye başladım..


sen motorsiklet günlüğü filmini izledin mi? izlesene..


!:)

12 Kasım 2012 Pazartesi

iki şiir, bir deli

hazırlayın şemsiyeleri
gökten taş yağacak bu akşam
taşların rengi beyaz
aydınlatacak gecemizi
düşecek başlarımıza
ve
ağrıyacak başlarımız
ağırlarken gözlerimiz
yaş taşlarını
göz yaşlarını
_____________

şiirlerim gezinir galaksiler arasında
ararlar en uçsuz manâları
belki bulurlar diye
o sisli gezegendeki
kalbini açan anahtarı

Mr. Zagoncu