30 Kasım 2013 Cumartesi

tek

bağzıları
evet bağzıları
hep tek kelimelik hisler yaşadınız
yaşadıklarınız son çeyrek asrın moda olmuş televizyon şovları kadar sahteydi

ayrılık ve kavuşmalar..
ayrılıklar kavuşmalara anlam katmak için mi?

değişebilir mi gökyüzü?
ve o korsan gemisi?
hisler okyanusunda çoktandır batık,
yanaşırken sancak tarafından yaklaşılan kara sevdalara..

kelimelerimin ritmini hissedebiliyor musun?
sözcüklerim bir anlam ifade ediyor mu senin benliğinde?
bilmiyorum.

yine gölgelerde yaşıyorum..
kovalıyor gölgeler düşlerimi,
nereye gitsem peşimdeler
kanatlarım kırık
uçamıyor, kaçamıyorum..

küçük macellan bulutu  kadar uzaksın gözlerime
gökyüzü çok derin, endişelerim sonsuz
düşlerim umutsuz ve kalem kırık yine

çamur rengi gözlerim dalıyor uzaklara
lambada bir sokak, sokakta bir lamba
kar yağınca okuduğum şiirler, kaynayan su, buğulanmış pencere
ve attığımda hep tek gelen zar
hiç kimseye faydalı olan tek kişilik yalnızlıklar kadar aşikar..




istersen

sisler bulvarı değil sadece eksilecek olan
eğer sen gidersen tüm bulvarlar yönsüz kalacak
ben sensiz kalacağım
bulvar ağlayacak
ben ağlayacağım.

fakat bitmiyor sen gidince hayat
biliyorum
zaman geçecek ve yeniden atacak yüreğim
aşka uçacağım/belki kanatlarımın yanacağını bilerek
gökyüzüne şatolar kuracağım yeniden
ve belki, dönüp geçmişe baktığımda
boşa gitmemiş olacak onca emek

çünkü artık daha sağlam basıyor olacağım yere
istersen gelip bakarsın
tam burada
sisler bulvarında.

23 kasım 2013
mr zagoncu
ankara
/atilla ilhan'ın sisler bulvarı şiirine ithafen/

18 Kasım 2013 Pazartesi

Gittin

bir şarkı ile başlamak güzeldir yine; alpay - yine yağmur yağıyor

bu şiirimi bir derste yazmışım, not kağıdını sekize katlayıp kalemkutuma tıkıştırmışım. bu gün rastladım ona. tarih yok, ancak duygu var.

zaman durmadı ve artık yoksun
ellerim ellerinden, gözlerim gözlerinden
ben senden yoksun

farketmiyor sözlerimin 
ne kadar anlamlı olduğu
çünkü sen gittin

bulutlara kurduğumuz şatolar
onlar da kayboldu birden
anlam veremedim
alıştım zamanla ve barıştım zamanla

dün dağlarda dolaştım, evde yoktun
dağlar mı senden
sen mi dağlardan vazgeçtin?

yinede hep iyi söyledim ardından
suç sende değil
ne yaşadıysam ben
kara sevdadan..

Mr. Zagoncu


7 Kasım 2013 Perşembe

hayallerimi su ve sabunla yıkadım

bu yazıyı şu şarkıyı dinleyerek dinle : Siya Siyabend - Can Evimden Vurdun
bu şarkının öyle bir anısı var ki ayrı bir yazı eder.

sahi insan neden hayal kurar? boşluğa düştüğünden, ister istemez, çok istediği birşey olduğundan, vizyon sahibi olduğundan, yaşamayı bilmediğinden, yaşayabileceğini bildiğinden, birşeye tutunmak istediğinden, kendini mutlu hissetmek istediğinden  ... uzayıp giden bir sürü neden yazılabilir.

ancak bunları bilmenin yanında senin neden hayal kurduğunun bilincinde olmandır. kendini bilme serüveninin bir parçasıdır bu.

benim için hayal kurmak sanırım çok uzaklarda bir yerlere gitmek, çoğu zaman dağlarda dolaşmak, bazense çivilerin üzerinde yürüyerek zihinsel 'uç'lara ulaşmaktır.

kendimi denememdir bazen hayallerim. biryerlere getirir koyarım kendimi, denerim, olmazsa değiştiriveririm. olursa da büyütürüm hayallerimi.

hayallerim çoğu zaman herkesi kendim gibi zannetmem, herkesi kendime benzetmemdir. siz de düşünmüşsünüzdür sizin gibi olan bir dünya, düşünmedin mi yoksa?

hayaller var evet, belli başlı ve sonsuz sebeplerden dolayı. ancak bazen hayalleri rafa kaldırmanın vakti geldiğini sezersiniz. ben buna hayalimin kirlenmesi derim. gökyüzüne eğlenerek kurduğum tertemiz bir şatonun üzerine birisi işemişte kirlenmiş gibi.

ve ben hayallerimi su ve sabunla yıkadım. bazen birini de herkes ne kadar onu minik minik paylaştığımız kısa süreli anılardan ibaret sansa da, hayallerde başka bir yere koydum.