26 Şubat 2014 Çarşamba

Filinta gibi şiir

Günün birin de*

Kasvetli bir gün diyemem ama
Gökyüzü yağmur getiren bulutlarla kaplıydı
Sabahın erken saatleriydi
Yeni bir yol arkadaşı eşlik ediyordu
Kendini engelleyen adama..

Soğuyor hava
Güneş bulutların ardında saklanıyor
Kalabalık toplanmış sisler bulvarında
Güzel yüzler hatırlıyorum
Seyahat eden yüzler, bir oraya bir buraya giderler..

Sisler bulvarında bir kalabalık
Hep aynı yere giderler, sabahın erken saatlerinde
Kalabalık hayaller, aynı denizde yüzerler
Denizde yüzen tahtalar, pürüzsüz ve güzeller..

Kendini engelleyen adam
Ve yol arkadaşı
Pürüzsüz bir yolda denize doğru giderler..

__________________________

Yol arkadaşımın ismi "Amat" şimdilik bu kadarını bilseniz de olur :)




Motosiklet fotoğrafı koyup da yolda dinlemelik bir şarkı koymazsam da olmaz.

Buyurun geçmişin übena gruplarında birinden: 

Bon Jovi - Runaway

23 Şubat 2014 Pazar

son zamanlarım..

Hayat benim görüşüme göre birden fazla yoldan dilediğimizi seçerek gerçekleştirdiğimiz bir yolculuktur. Bu yolculukta bazı zamanlar gelir ve bizim için kıymetli olan insanlardan, nesnelerden, anılardan ayrılmamız gerekir. Bu ayrılığın geçici olduğunu bildiğimiz de olur bir daha kavuşulamayacağını bildiğimiz de.Yirmi birinci isim günümden iki gün önce karaşimşek ile yollarımız ayrıldı. Nedeni bir Cruiser - Chopper motosiklet almak istememdi.

Karaşimşek muhteşemdi. Ayrılmadan önce son kez eşlik etti bana, ve aldım karşıma teşekkür ettim benimle geçirdiği kısa zaman için.

Ayrılıklar sırasında arkadan çok bakmamak lazım. Kısa tutmak lazım vedaları, sevemedim bir türlü şu son sözleri.

Cruiser'ı da buldum, pazartesi tanışıp birbirimize ısınmaya çalışacağız. Ancak ismi henüz yok. İhsan'ın kitaplarından esinlenip 'Amat' koyabilirim adını, emin değilim.


Aslında sahip olduğum bir çok nesne var, çoğuna isim vermedim.Bu nesnelerin en eskisi bir ayakkabı. İlk öğretmenlerim, anne ve babamın bana aldığı ilk ayakkabı. Bu ayakkabı ile başlayan değerli nesne cümbüşü 15 sene önce ben hastanedeyken hediye edilen bir oyuncakla devam edip, 5 sene evvel çok değerli insanlar tarafından hediye edilmiş metal bir motosiklet maketi, ve ondan sonra yine hayli değerli insanların hediyeler şeklinde sonlanır. İsim koyma işini pek beceremem. Gezdiğim gördüğüm yerlerden bir isim ilişir de o ismi çok seversem amenna.



37. TEMÖB için İstanbul'daydık. Eminönü'nde huzursuzca hareket etmeyi bekleyen bu vapur sanıyorum en güzel isimlerden birine sahip. Bir çözülsem de gitsem havasında hafif dalgalı denizde kıpırdanıp duruyordu. Vapurlarının isimleri bile güzel bir şehri sevmemek zor..

Hatırlarım, bir pazar sabahı televizyonun başına geçip 'yaşamdan dakikalar' isimli güzel programı sırf Sunay Akın bir mısra şiir okur diye izlediğimiz zamanları. Ve başlı başına heyecan, hüzün, mutluluk ve kırgınlık dolu geçmişi. Siz de hatırlarsınız sizinkileri.
Ancak değerlerimizi kaybetmeden : ne olursa olsun, yaşamaya mecbursun.

Bir pazar sabahında.
A. Said Parlak
Ankara

9 Şubat 2014 Pazar

Yirmibirinci isim günümde..

Zaman aktı akacak falan.. biz sallanıyoruz aman aman..

Yaklaşık bir sene evvel başlayan ciddi ve hayırlı bir işimiz, ablamın birlikteliği, bugünkü düğün ile başka bir boyuta ulaştı. Annem küçük kızının gittiğini söyleyip duygularını kontrol altına alamadı ve daha önce başka annelerin tecrübe ettiği, bizimde beklediğimiz sahneler seyredildi.


Halbuki kimsenin bir yere gittiği yoktu, sadece ablam kendi kararı ile kendine değer verdiğini düşündüğü ve daha fazla ânını paylaşmak istediği kişiyle yaşamaya devam edecekti.

Yaşamaya devam etmek; hepimizin bir şekilde yapmaya çalıştığı kimi zaman zorlandığımız, kimi zaman güldüren kimi zaman ağlatan bir eylemdi.

Gün yirmi iki temmuz, yıl iki bin on bir. Blog sayfamda ablama ait bir yazı yayınladım o zaman bu yazıyı okuyanınız vardır, şimdi daha fazla kişi okuyacak ve ablamı tanıma fırsatı bulacak böyle düşünmekteyim.

"Beni siz delirttiniz! Evet!
Alışagelmiş birçok insan. Alışıgeldikleri gibi sevip alışageldikleri gibi yaşayıp alışageldikleri gibi terkediyorlar; insanları, dünyaları, dünyayı.. En değer veren kişilere oluyor tüm nankörlükleri.. Elest meclisinde En Değer Veren'e verilen sözün unutulmasından belli.. Dünyaya nankör diyorlar sonra. Onların hizmetine verilmiş ama onların mahvettikleri bu harika gezegene.. Adına sonra normal diyorlar tüm bunların.. Sen deli oluyorsun..

Alışamadım bi türlü bu düzene. İçimde bi yer hep o sözü verdiğim günkü gibi kaldı.. Alışılagelenden nefret ettim hep. Belki tek isyanım budur 'Neden' diye sorduğum.. Başka ne düşündürmeli insanı, ne üzmeli, bir şey varsa sorulacak bundan daha değerli ne var? Bırakın artık ne olur.. Gitmek kalmaktan daha normal değil. Vazgeçmek sevmekten..

M. Esranur Parlak"

Onu tanımanız benim için önemli, herkesin kardeşi gibi o da güzel bir yaşam hak ediyor, Mehmet Abi ile beraber güzel bir yaşamı paylaşmanız dileğiyle..

Mutluluğunuz, birbirinize karşı olan güven ve sevginiz, sahip olduğunuz huzur benim en güzel isim günü hediyem olacaktır. 

Meraklı melahatler için söyleyeyim, hayır ağlamadım. Erkek duygulandığında değil, çaresiz kaldığında ağlar.


A. Said Parlak - 9 Şubat 2014 
Ankara.