27 Kasım 2015 Cuma

Hususi Öttürmeler

Yazıya özgü şarkı burada.

Masamın üzerindeki kitapların tamamını okudum. Gözlerimi başkalarının raflarındaki, masalarındaki ve kafalarındaki kitaplara diktim. Aynı zamanda ablamın verdiği patch leri motosiklet montuma diktim.

Kelimeler cımbızla mı çıkar oldu ağzımdan. "La ben hayırdır?" yani on bir ayda 6 blog yazısı nedir birader dedim ve zaten havaların serinlemesi, Ankara'da gökyüzünün nazlı zamanlarına başlaması ve hepsinden önemlisi salep mevsiminin açılmasıyla içimde tutamadıklarım dürtmeye başladı.

Ne çirkin insanlar var be hayatta.. Ne umursamaz, düşüncesiz, bencil ve bir kelimeyi bile hak etmeyen insanlar var cümlelerimizi karşılarında israf ettiğimiz.

Ne güzel insanlar var be hayatta.. İki kelamı bile yüzünüzü güldürür, kelam etmese bile muhabbeti koyulaştırabilirsiniz onlarla. Tabi sadece muhabbetle ilgili değil konu. Aslında sokak lambaları benim gözümü diktiklerim. Öylece dururlar mı sadece insanlar geçerken onlara yardımcı olmak için? Eğer öyleyse sokak lambaları gibi güzel insanlar var. Bazen umutsuzluktan bile umutları doğurmak için, gökyüzüne beraber bakabilmek, sonbaharda beraber yaprak döküp ilkbaharda beraber çiçek açmak için.

İnsan beraber daha güzel.

İnsan nasılsa devlette öyle. -Bu başka bir yazının konusu olsun-

Huysuz bir adamdan bahsettiğimi biliyorsunuz. Tanıdığım en yalnız kişi o değildi, ben çok güzel yalnızlar tanıdım. Her ne kadar insan beraber daha güzel olsa da, yalnızlık da bir çeşitlilik oluşturuyor benim gözümde artık. Bir seçim meselesi bu çoğu zaman, çoğu zaman da yaşanmışlıkların bir gerekliliği, bir korunma yöntemi gibi bir şey.

Sen ne kadar yalnızsın bilmiyorum, ne kadar sevdin, ne kadar kendinden ve kendinde olandan verdin yada kimlerden ne bekledin bilmiyorum. Huysuz bir adamın günlüğünü okuyordum, ve şöyle bir şeye rastladım:

Hiçlik içinde tanıdım seni, hiç olmadığın kadar yakınımda
Çok soru soruyordun, elim ayağıma dolaştı
Ne olur artık sorma bana

Zaman geçti, hiçlik geçti, ben geçtim
Hiç beklemediğim bir hayatı
Gözlerinde ümidi seçtim

İtiraf ediyorum, hemen değil ama zamanla keşfettim bazı şeyleri
Yeniden öğreniyordum, utanmaz bir adam oluyordum
Utanmaz ve huysuz
Sevmeyi, güvenmeyi hatta eğlenmeyi

Şimdi tüm hayallerimde kar yağıyor
Sen bir güneş kadar sıcak
Şimdi bir seçim yapmam gerekiyor
Ya karlar kalacak
Ya güneş açacak


Ben hikayelerin peşinden koşuyorum efendiler. Gerçek hikayelerin değil yalnızca. Gerçekleşmesi hiç mümkün olmayacak ancak paylaşmaktan, dinlenmekten keyif alınacak hikayelerin peşinden.

Gel benimle..





10 Kasım 2015 Salı

Elf Peksimeti Olan Var Mı?

Konu başlığının yazmak istediğim şeylerle ilgisi olmayan bir yazıya bu cümle ile başlamaya karar verdim. Konu başlığına ise odamda raflarda duvarda masada duran onlarca ıvır zıvır arasına giren yaprak şeklinde Yüzüklerin Efendisi serisinde kullanılan broş vesile oldu. Aslında ben her yazımda bu bahsi geçen ıvır zıvırları gizli olarak işliyorum, kimse bulsun diye değil, kendim unuttuğumda hatırlayayım diye.

Ben kendimi iletişim yönünde iyi bir insan olarak bilirdim. Huysuz bir adamdan edindiğim huysuzluklarımı, mantıksızlığa karşı belli bir süre sonra ortaya çıkan öfkemi ve keçi gibi inadımı bir kenara koyarsam eğer evet evet iletişim yönünden iyi bir insanım. Bu aslında çok eskiye dayanır, mahallenin konuşmadığım bebesi kalmamasıyla beraber artık ufak sokak maçlarını organize etmeye, taso turnuvaları düzenlemeye, ve büyüdükçe keşfettiğim mahallemin sınırlarında gezip yeni insanlar (hatta belki komik gelebilir ama belli başlı yeni hayvanlarla) tanışırdım. 
Lise yıllarımda bazen Kızılay'da bir bankta oturur insanları seyreder, insanların konuşmalarına ister istemez kulak misafiri olduğum zamanlar da birbirleriyle nasıl iletişim kurduklarını kendimce eleştirel bir yaklaşımla gözlemlemeye çalışırdım. Yazmaya başladıktan sonra kelimelerimi daha özenle seçer oldum. Konuşmak yazmanın aksine daha spontane geliştiği için "backspace" tuşuna basıp bazı şeyleri geri alamadığım zamanların hatırına telefonlar yaygınlaştı da herşeyi whatsappdan konuşur olduk.

Yahu tamam konuşuyoruz ama biraz dilimize dikkat etmemiz gerekmez mi? Samimeyet başka bir şey belki ama henüz yeni tanıdığınız hatta hiç tanımadığınız belki tanımaya hiç fırsat bulamayacağınız insanlarla 'sanki o insanı tanımak hiç umurunuzda değilmiş' gibi konuşmak da nesi?

İşte bu son yazdıklarım içimde ukde kalanlar. Biraz yeni gelişmelerden bahsedecek olursam evet en son -aslında ilk profesyonel- işimden ayrıldım. Başka bir firmayla görüşüyorum ancak onun sonucu da muallakta. Tüm yeni yabancı dizileri takip ediyorum, izlemediğim film kalmadı. Evet, asla hayal bile edemeyeceğim, ilerde hatırladıkça çok güleceğim bir zaman dilimi içerisindeyim. Allah kolaylık versin. 

Güzel şeyler paylaşmaya değmez mi? Güzel insanlar güzel şeyler paylaşmaz mı? Teşekkürler :

Ben yeterince iyi değilim, tamamen kötü de değilim. güven vermiyorum ama umursamaz da değilim.kaçmıyorum, durmuyorum da. sarhoş gezmiyorum, ama her an ayık da değilim. bağımlı değilim, kaçabilecek kadar da özgür değilim. politik değilim ama tarafsız da değilim. umutsuz da değilim, sonsuz da değilim.camus gibi yaşamın bir adım uzağında, ölümün bir koşu yakınındayım.
Tezer Özlü