16 Mart 2017 Perşembe

Geceye yıldız ve sana hasret

Hayatı sana anlatmamı bekliyorsun ve bu konuda çok yanılıyorsun dedi. Her zamankinden daha fazla titreyen elleriyle en sevdiği bardağını masasına koyarken çıkan tıkırtı seslerini dinlememi bekledi. Gözlerimin içine bakmadan iki kelime ekledi: geceye yıldız.

Bu sizin ilgileniyormuş gibi yapmalarınınız ne kadar tutar bilmiyorum. Ama bence asıl sorun bambaşka, bu sorun psikolojik bir kanser hem senin hem de diğer herkesin bedenine yayılmış. İlgileniyor gibi yapmak örneğinden yola çıkalım, kanser: gerçekten ilgilendigine inanmak ancak ilgileniyor gibi yaptığının bile farkına varamayacak seviyeye gelmek. Bir dakika düşündüğünde etrafındaki insanların aslında kendilerini inandırıp öyle olduklarını savunabilecekleri ancak gerçekte aslında inandiklarina uyuşmayan ya da farklı zamanlarda çelişen davranışlar sergilemelerini görebilirsiniz.

Mesela Vaaay basketbola bayılıyorum hep takip ederim deyip ayda bir defa skor durumuna bakmak gibi internetten.

Bence bu muş gibi yapmalarimizin özünde artık çok fazla şeyle ilgileniyor olmamız yada en azından öyleymiş gibi yapmamız yatıyor. Birinci ikinci üçüncü ve dördüncü planda olan onceliklerimiz o kadar karmaşık bir hal aldı ki, çok sevdiklerimizi bile beşinci plana atıp kendimizi onların birinci planda olduklarına inandırdık. Edimsel mi koşullandık koşumsal mı edimsendik o kısmı beni aşar. Hatırlatayım ben sadece üç beş kişinin okuduğu bu blogda zirvalayan bir mühendisim.

Sana hasret kaldım.. Beni bekliyor olmanı ummuyorum ve artık çok az şey umuyorum. Afili cümleler beni yoruyor. Dusunulmemis konuşmalar yapan veya söylediğim sözlerin tamamını bir bütün olarak anlayamayip bir kaç kelimede takılan insanlar da beni yoruyor. En çok annemi özlüyorum, en çok babamı özlüyorum, en çok çocukluğu çalınan bütün çocukların gözlerini özlüyorum, en çok elimden gelmeyen şeylerin zaman içerisinde akışını hayallerimde değiştirdiğim imgeleri özlüyorum.

Büyük adam olacağımı sanırdım, artık öyle bir sanım yok. İnsan ne ile yaşar?