27 Eylül 2013 Cuma

yanılgılarım.

gündüzleri daha iyiyim, geceleri ise daha kötü.
sanmıştım ki üstesinden geldim kızgınlıklarımın, küskünlüklerimin, üzüntülerimin vesaire.. ancak;

yanılmışım, yanılmakla kalmamış yalnız kaldığımda garip müzikler dinleyip anılarımla yüz yüze kalmışım.
yanılmışım, yanılmakla kalmamış yıldızlar gökyüzünde belirdiğinde gözlerimi gökyüzünde halen o yıldızı ararken bulmuşum, gözlerinde yanmışım kavrulmuşum.

karışmışım, ölen lepistes balıklarım şişmiş suyun üzerinde salınıyorlarken ben kendimle kavgaya tutuşmuş, var olmayandan başka herşeyi unutmuşum.

şaşırmışım, ne zaman bu yaşıma geldim, ne zaman neredeydim? bilemez olmuşum.

kaçırmışım, hayatın seçimlerden ibaret olduğunu savunup seçim yazma sırası geldiğinde evet evet gerçekten sıramı kaçırmışım.

derin mevzular bunlar. onun olmasını umduğum kadar derin, paylaşmayacağını bildiğim kadar aptallık ve gururla ilgili konular.

dertlendim o yüzden yazıyorum. iyi misin diye soran dostlarım var. onlar da olmasa daha çok yazacağım, kendimle konuşacağım. ama yarın daha çok birşeyler ile meşgul olacağım, biraz oyun oynayacağım, biraz kitap okuyacağım. düşününce tekrar oyun oynayacağım. ders çalışmayacağım. eğer çok olursan gene bir yumruk sallayacağım duvara, işte şu önüme ilk gelene.

ne dinlerken mi yazdım ? şuna tıkla;
karen o at home 13


21 Eylül 2013 Cumartesi

dönüp dururken

Güzel bir cumartesi günü. Ablam ve eniştem düğünlerinin olacakları mekanı seçtiler. Hiç abartıya kaçmadılar. Yalınlık en güzel olandır demiştim, onlar da yalın ve öz - oldukları gibi- oldukları için kendilerine en güzelini seçtiler.
Seçtikleri tarih doğum günüm. Bu biraz kafamı karıştırsa da pastayı bedavaya mı getireceğim diye düşünmedim değil.

Artık tüm harfleri eşit boyutta yazmıyorum. İlk stajımı bitirdim, üretim üzerine yaptığım bu staj için rapor yazıyorum. Raporda gâyet nizami bir biçimde kelimeleri sıralayıp, büyükse büyük, küçükse küçük dikkat etmeye gözüm alıştığı için şimdilik böyle yazacağım. Son iki aydır zorlu zamanlar geçirdim, hayat yolunda motokross parkuruna choopper ım ile girdim diyebilirim. Bu sebeptendir ki rapor yazma işi son anlara kaldı.

Artık bir choopper ım yok. Sarven-2 diğer adıyla zirveye çıkan kırmızıyı başka bir kullanıcıya teslim ettim. Her kullanıcı sürücü - rider - değildir. Her insana benzeyen canlının da insan olmadığı gibi.

Yazım kurallarına dikkat ediyorum artık, çünkü yüzüme şu ayrı yazılır bu ayrı yazılır diye vuran biri var. Ayrıca yine onun sebep olmasından dolayıdır ki nelerden nefret ediyorum diye düşünmeye başladım. Yakında nelerden nefret ederim listemi yayınlamayı düşünüyorum.

Elbette hepinizin hayatında sevdiklerinizin mutluluğunu paylaşıp bununla mutlu olduğunuz anlar, kafanızın karıştığı zamanlar olmuştur. Kısa zamanda alıştığınız bir şeyler hayatınızı değiştirmiştir ya da etkilemiştir. Bazen birilerinden veya bir şeylerden vazgeçmemiz gerektiği zamanlar olmuştur. Veda etmenin zamanı ve ayrılıkların zamanı gelir. Yeni birileri yeni bir şeylerle tanıştığımız ve onları hayatlarımıza kabul ettiğimiz olmuştur. Ne yaparsak yapalım verdiğimiz her karar, yaptığımız her seçim hayatımızda kelebek etkisi yaratır.


Evde dönüp dururken hadi bir yazayım diye başladığım yazım burada sonlanıyor. Hayatın milyarlarca belki de daha fazla bilinmeyenli bir denklem olduğunu, bir şeyi değiştirdiğimizde tüm denklemin değişeceğini unutmayınız.

not: 21 eylül 2013 de  yazılan bu yazı ekinokstan bir gün önce yazılmış olup, bel ağrısından muzdaripliğimin hat safhada olduğu bir dönemde yayınlanmıştır. 

19 Eylül 2013 Perşembe

Tıkır tıkır işleyen çarkın hikayesi..

Artık çoğumuzun cep telefonları var. Dijital dünya bize kucak açtıkça mekanik dünyadan biraz daha uzaklaşıyoruz.
Bir saatçi dükkanı hayal edin, günde binlerce insanın önünden geçtiği bir caddede kuyumcu dükkanları arasında sıkışmış beş metrekarelik bir dükkan. İçeride sakalları ağarmış bir metre altmış santim boyunda gözlüklü minyon bir dede. önünde saatler, duvarda saatler, aklında saatlerin çarkları var..

En son beş sene önce görmüştü beni. Dükkana girdim verdim selamımı, o da aldı. Nasılsın? diye sordu. Beni hatırlamıştı. En son ne zaman gördüğünü ne kadar büyümüş olduğumu anlattı.

Beş metrekarelik dükkanda, yılların saatçisi "saatçi amca" bildiği en iyi işi ve aslında bildiği tek işi senelerdir yapıyor. Beş senenin ardından beni tanıdığına göre düşünüyorum;

"Bir saatçi için zamanın çarkları çok farklı dönüyor."


Zaman çarkı döner.. Ve tarih her zaman kendini tekrar eder.. Taa ki kötülükle iyiliğin son savaşı başlayana kadar..


6 Eylül 2013 Cuma

yaz biterken

Aralık 2010'dan beri yazıyorum bu blog sayfama. Can Dündar "yazı kendimi öğretti bana" diyordu, boşa söylenmemiş ve haklı sözler olduğunu her geçen gün bir kez daha anlıyorum.

3 senedir neler mi yazdık? Yalnızlığımızı paylaştık, öfkemiz dilimize vurdu bazen. Sevgimiz mürekkep olup aktı. Sevdiklerimiz paragrafların arasına özenle gizlendi. Yeni heveslerimiz paylaşıldı. Eski alışkanlıklar hiç bırakılmadı. Siyasi olaylardan uzak duruldu, doğruluğa yakın olundu. Ve bundan asla pişman olunmadı.  Sözün kısası Mister Zagoncu sizinle paylaştı. Size kendini anlattı ve bildiği bir şey vardı; anlattıklarında siz de kendinizden bir parça bulacak, en azından bir yaşama şahit olacaktınız.
_____

2 gün önce karanlıkta yürüdüğüm birkaç sokak bana mutlu olduğum anlarımı hatırlatmıştı. Hayatın insana neler getireceği belli olmaz dedik. Ve bunda hiç yanılmadık.
Suyun akışı diye tarif ettiğim şeyi hatırlayın. Zaman zaman ona ne  kadar kapıldığınızı, ne kadar karşı koyabildiğinizi ve ne kadar karşı koymak istediğinizi sorgulayın.

Montaigne'den denemeleri okuyun. Rafınızda bulunsun bölüm bölüm yazılmış bu kitabı kafanız estiğinizde açıp birbirinden bağımsız yazılmış bölümlerle, farklı konuların yüzyıllar önce yazılmasına rağmen halen gerçerliliği olan örneklerle nasılda güzelce anlatıldığına tanıklık edin.

Hayal edin, gerektiği zaman ağlayın. Ancak hayale dahi kendinizi kaptırmayın, gerçeklerle hayalin sınırında yürürken gerçeklerden uzaklaşmanız size zarar verir.

Benden belirli bir konu üzerine yazmamı isterseniz bana söyleyin denerim. Eski yazılarımı okumanızı da isterim.

Mr. Zagoncu
6 Eylül 2013 / Ankara