11 Ekim 2017 Çarşamba

Düşlerin sokak lambasında kör olduğu gece

Bu gece bir sokak kaldırımında oturuyorum. Düşler oynuyor sokakta, herkes uyuyunca ortaya çıktılar, geldiklerini çok az insan gördü ve çok azaları buna şahit oldular, belki de onlar yalnızca yalnızdılar.

Huysuz bir adamın günlüğünü okuyordum, yine düşleri seyretmiş bir gece kaldırımda. Yazmamış ama biliyordum: gündüzden beklemiş olmalı onları orada.

Karnım gurulduyor en son ne yediğimi hatırlamıyorum, bu sözlerim karamsarlık kokuyor biliyorum. Düşler sokak lambalarının ışıklarına bakıyorlar ben onları seyrediyorum. İnsan düşlerde kör olur derler, bu gece düşler sokak lambalarının ışığında kör oluyorlar, yıldızlar onlar sokak lambalarına baktıkça yok oluyor. Ben düşlere üzülüyorum.

" Gecenin sessizliğinde huzur bulan insanlar ve gündüzün telaşında kaybolan ruhlar tanıdım. " bu cümle bana bu şarkıyı hatırlatır. Huysuz bir adamın günlüğünü okuyordum ve bir amaç seziyorum cümlelerinde, pişmanlık, kargaşa ne yaşadı ise ona 'insan nedir' bilmeyi öğretmiş.

İnsanlar doğruları duymaktan o kadar korkarlar ki onların yüzlerine doğruları söyleyen insanları kendilerinden uzaklaştırırlar. Düşler sokaktalar halen, tan yerinin ağarmasına bir saat kadar var. Ve o zaman ki düşler kaybolur sokaktan ki sokak lambaları artık mesailerini bitirirler, ayrı bir telaşe kaplar sokakları. Bozulmuş sosyal düzenin içerisinde sahte hayaller ile sahte mutluluklar üreten kitleler doluşur sokaklara. Boşver..

Henüz tan ağarmamış iken gecenin sessizliğine bırakırım kendimi. Düşleri seyreder, bastırırım diğer her şeyi.

Huysuz bir adamın günlüğünü okuyordum, insan nasıl kaçar gibi yapar düşüncelerinden daha iyi anlıyordum. Ve o gece onunla beraber o kaldırımda oturup kadim gökyüzünün altında düşleri seyrediyordum.
_________________________

Eylülün son günü ve ben yola düştüm trenle, yanımda arkadaşlarım istikamet "Cinque Terre". Anlamı 5 köy demek ama 20 dakikaya sığdırmaya çalıştım bir günü. Yeni projemi de kivisel düşünceler şeklinde adlandırdım.