22 Mart 2012 Perşembe

haberler..

yakında size balkanlardan eser rüzgarın bana anlattığı hikayeyi anlatıcam! merak eden varmı ki...

17 Mart 2012 Cumartesi

davetler serisi 0.1

zerafetini zulüm olarak kullanabilecek biri tarafından yazılmıştır:
davet etmek insanları biryerlere uzaklaştırır veya yakınlaştırır. ben bugün arkadaşlarımı üzen düşünce ve(ya) fikirlere karşı bir davetiye yazacağım. çünkü pek çokları bilir ki arkadaşlarım değerlidir.ve  pek azı da bilir ki ben bunları pek dile getirmem..
ey çocukken hayellerini gökyüzüne asmış, büyüdükçe küçülttüğü gökyüzünün altında boynu bükülmüş insan. sen dünyayı uygun şekilde okumadığın, okusan bile ders çıkarmadığın* için dilini tutmayı bilmezsin. sözcüklerin zehir olur. dolaşır tüm vücutta ve nihayetinde kalbe vardığında yakar canı. o zehir böyle bir etki yaratır insanda. bazılarının gözlerinden yaş akıtır bazılarından öfke.
sen bilmezsin neden sustuğumuzu. sen bilmezsin nasıl oturup nasıl kalktığımızı. bizim kavgalarımız kansız bitmedi hiç. kanımızdan kavga hiç eksik olmadı. söz vermiştik henüz çok küçükken. eğer bir gün gerçekten biri(leri) canımızı sıkmayı başarırsa, ve onların gözlerindeki nefret dillerindeki zehir kadar çoksa kavgamızla selamlayacaktık onları. kavgamız kanımızdı.
atalarımızın savaşlarını ezbere bilirdik. zulüm varsa bunu ortadan kaldırmak için yapılan kavga helaldi. zulüm bizim için adaletsizlik demekti. dünyaya açıktık. boyunlarımızdaki dövme adaleti temsil eden themis'in simgesi idi. çok zamanlar oldu korktuğumuz. ilk adımı attığımızda düşmekten korktuk. daha sonra yüksek duvarlardan atlamaktan. bir zaman geldi ki artık fiziksel bir korkumuz yoktu. ruhsal düşüşlerimiz bizi korkuttu. söylenen bir söze verebileceğimiz cevabın bizi düşürmesinden korktuk. sabır ettik öğrendik.
daha uzun uzadıya bahsedebilirim sana kendimden. ancak bizim karargahımızda okunan kitap dünya kitabıydı. yorumlanan dünya idi. gelmiş geçmiş tüm peygamberler ve kutsal kitapların şahidiydi dünya.  sen de okumaya bir yerden başla ki davetimin derin anlamını kavrasın zihnin.
davetim sana ey insan. zehrine hakim ol, terazimizi bozma.
*:"Her lafı duyma diye kulağının ardı var, her şeyi görme diye gözünün kapağı var,her lafı söyleme diye dilinin önünde dudağın var."

10 Mart 2012 Cumartesi

benliğe giden yolculuk vol. 1

"Her lafı duyma diye kulağının ardı var, her şeyi görme diye gözünün kapağı var,her lafı söyleme diye dilinin önünde dudağın var."
  • biliyorum bu sözler sana çok anlamlı geliyor. ancak anlamlı gelmesi yetmiyor. peki biz ne yaptık?
  • işimize gelmeyenleri kulak ardı ettik. zor olandan kaçtık. zor'un üstüne gittik mi yeterince?
  • tüm ayıpları gördük,  göz kapağımızı sadece gerçeklerle karşılaştığımızda ve uyurken kapattık. korktuk. kendimizi suyun akışına bıraktık..
  • tüm çirkinlikler ağızımızdan çıkıverdi. en tehlikeli olanı buydu. zehirlerimizi hiç düşünmeden gönderdik karşı tarafa. bazen pişman olduk. kimilerimiz ise ne yaptığının hiçbir zaman fakında olamadı.  
gerçekten düzene yenik düştük mü?

4 Mart 2012 Pazar

yenilikler, eskileşmeler..


çok uzun olmasa da hatırı sayılır bir süredir yazmıyorum. derslerde neden dalıp gittiğim bilinmez ancak sıranın yada defterin bir köşesine karaladığım birkaç cümle havada uçuşuyor okul duvarları arasında gezinirken. eskiden sahip olduğumuz ancak şimdi büyük bir kısmını yitirdiklerimiz için yas tutuyorum bu günlerde. "büyümek" diye tabir ettiğimiz kalıptan olabildiğince uzağım, tanıdığım bazıları gibi. hayallerini küçülteceğini kendini büyümek'in dışına çıkaranlar düşüncelerini eyleme geçirirken beni az da olsa heyecanlandırabilen az sayıda şeyden birini gerçekleştirdiklerini bilmeliler.
küçük bir dünya, az kelime, az düşünce, az hayal ve az para ile yaşıyor insan. tepkiler tahmin edilebilirin dışına çıkmadı pek. konuşmalar "ama napıyım alışmışım" diye sonlandı.

aptal bir özgüven sahibi olanlar da yok değildi. hiç var olmayan
kimliklerin arkasına gizlendi onlar. kendilerini zehirli madde ilan ettiler. güçlü ve zekiydiler. ancak kendi benliklerini içinde boğuldukları için sahip oldukları muhteşemlikler onları bitirdi.
ait olamadığım bir yer yok, ait olabildiğim bir yerin olmaması gibi. sahip olamayacağım birşey yok. ve aslında tek sahip olduğumun yalnızca ben olması gibi. heplere ulaşmak için hiçleri göze aldığını bana söyleyebilir misin? bir gün herşeyi bırakıp gidebileceğini düşündüğünü biliyorum, bunu gerçekten yapabilirmisin?
yıldızların çok uzakta olduğunu söylerdin. ben sana onlara nasıl dokunabileceğini öğretebilirdim.