21 Ocak 2017 Cumartesi

bazı ilkler

Ankara'da göksu göleti buz tutmuş. İliklerimize kadar soğuğu hissettiğimiz ancak yanımızdakilerin muhabbetinden içimizin yandığı kış geceleri vardır. Yılları geride bırakırken anıları da depolarız zihnimize. Bazı anılar ilklerimizdir, ilk kez öptüğün insan veya ilk kez aldığın maaş veya üniversitede ilk tanıştığın arkadaş gibi şeyler olmak zorunda değil bu ilkler.

İlklerin içine minik şeyleri de dahil etmek beni mutlu ediyor, ilk kez pembe kapaklı bir su şişesinden su içmek veya ilk kez bir kırmızı şapka sahibi olmak diyelim. Bunu çok özele indirirsek ben bugün ilk kez Milano'da bisiklet sahibi oldum.

Güne nefes bile almadan ders çalışacağım ve diğer bir tabirle "yardıracağım" ümidi ile başlayıp saat 07.40 da kalkmış olmama ve 8 saattir günün içerisinde olmama rağmen ders anlamında elimde hiç birşey olmasa da artık bir bisikletim var.

Bugün ilk defa bisiklet yolunda bisiklet kullandım. Hatta yol aralarında bisikletler için kırmızı ışık var ve ışığın içindeki figür de bisiklet şeklinde. Tabi Milano da insanlar her ne kadar yaygın bir şekilde bisiklet kullansa da çok fazla bisiklet yolu yok, bazı ana caddelerde eğer yol yeterince genişse bisiklet yolu da yapmışlar, bazı park ve bahçelerin kenarlarında da bisiklet yolu var.

Normalde evim ve okulum arası 15 dakika yürüyerek, bisiklet bu anlamda süper işime yarayacak diyemem çünkü zaten çok uzak değil ancak boş zamanlarımda bisiklet sürerek keyif yaparım belki diyorum (ileride yapıp yapamadığımı anlatırım).

Milano da bisiklet ile tren ve metrolara binebiliyorsunuz, çoğu metro ve trenin merdivenlerini elinizde bisikletle çıkmanız gerekiyor. Bugün böyle bir yol ile geldim eve ve biraz belim ağrıdı diyebilirim. Bisikleti 65Eu ya aldım, Milano'da bisiklet hırsızlığı çok yaygın, hatta okula ilk geldiğimizde kesinlikle kötü paslı bisikletleri alın çünkü zaten çalınacak denilmişti, bu yüzden çok sağlam bisiklet kilitleri decathlon da 25Eu. Ancak şimdilik Türkiye'den getirdiğim idare eder kilit ile dışarıda gündüz vakti bırakabileceğimi ve akşam evde koridora bisikleti koyabileceğimi düşünüyorum.

Bisikleti ilk aldığımda havası biraz inikti, ikinci el olan bisikleti aldığım 2 tane yaşlı amca sıfır ingilizce ve bende sıfır italyanca ile anlaştık. Her ne kadar biraz sadece 1-2 defa binildi diye sallasalar da, ışıkların çalıştığını söyleseler ve çalışmamış çıksa da, lastiklerin havası inik benzincide şişirtirsin deseler de sağolsunlar güler yüzlüydüler. Bisiklete bindim gidiyorum yolda bir bisikletçi gördüm ve lastik havası şişirtmek için uğradım. İlk önce selam verip ingilizce bilip bilmediğini sordum ve hayır cevabı aldım, o bana Rus musun dedi ve ben Türküm dedim ve sevinçli bir el hareketiyle "Forza Erdogan" diyerek güldü. Ardından lastik değişcekmi diye sordu, ben de sadece şişireceğimi söyledim ve dükkandan pompa alıp bana uzattı. Lastikleri şişirip teşekkür ettikten sonra giderken arkamdan el sallayıp "ooo erdogan süper" falan demeye devam etti. Ben de "gülmeyi unuttuk be hüseyin"* şeklinde yoluma devam ettim :)

Benden haberler bu kadar, bu arada okulun sistemi de aşağıdaki şekilde, hani tatil yok mu gel de bi görüşelim diyenleriniz için :) 24. isim günümde belki sınav stresi arasında bir şeyler geveler buraya da yazarım. Ciao.
Ekim - Ocak sonu dersler
Şubat tamamı sınavlar
Mart-Haziran sonu dersler
Temmuz tamamı sınavlar
Ağustos tatil
Eylül (eğer kaldıysan bütünleme sınavları)

2 Ocak 2017 Pazartesi

Ajanda 2017

2012 yılından beri aldığım bir ajanda var metis yayınlarından minik, temalı, her sayfasında beynelminel bir şeyler yazan bir ajanda.

Yeni yıl hakkında bir yazı yazayım diye düşünürken Ocak ayı sonunda bitecek derslerim, Şubat ayı sonuna kadar sürecek sınavlarım ve Mart ayında tekrar başlayacak okulum yüzünden aklıma düşmez de yazamam diye bir gündüz vakti oturdum bilgisayarın başına.

Şuan kendi odamdayım, yıllardır yaşadığım şehirde Ankara'da. Youtube dan Jhon Denver değil de bebek ninnileri dinliyorum, çünkü kocaman yatağımda 65cm boyunda 6,8kg ağırlığında ve tamı tamına 5 aylık bir bebek kendi çapında sabah takılmacası yapıyor. Salyaları üstünü kirletmesin diye boynuna iliştirilen bezi elleriyle yüzüne çekiyor, yüzü kapanınca da panikleyip çırpınıyor. Eğer yüzünü açarsanız gülüyor, ama yüzü açılana kadar da çırpınıyor. Kimse bilmez ne düş kuruyor o güzel minik bakışlar..

Bazı insanlara herkesin yüzdüğü denizler güven verir, bazılarına kimsenin yüzmediği denizler cesaret ve keyif. Bazı kaptanlar kaptanlar keşif için doğmuştur, bazı süvariler sadece görev için sürerler atlarını. Bazılarının yazdığı kitaplar "ethica" olur "devlet" olur "yoldaş" olur, bazıları ise "yeşil deniz kabuğu" ile dokunur ruhlara.

Hayatı daha kolay ve zor kabul edilen bir gerçek var hem de herkesin bildiği; tek bir doğru ve yanlış yoktur. 2016 ülkemiz için çok zor bir yıl oldu ve "yine eksildik biraz". Kimimiz tahammülünü kaybetti, kimimiz neşesinden kalıcı parçaları, bazılarımız yakınlarını yitirdi, çoğumuz kinini biriktirdi. Korkarım ki coğrafi konumumuz gereğince sıkıntılarımız devam edecek, bu sebepten kendi sınırlı aklımla tek bir çözüm görüyorum: adam gibi çalışmak, tek doğru ve tek yanlış üzerine şu aptal inatçılığı bir yana bırakıp herkesin yaptığı işi en iyi şekilde yapmaya odaklanması. Çok zor biliyorum, ama bunu düşünmezsem bir kabullenişlik ve ardından da teslimiyet devreye girer ki bu daha kötüdür benim nazarımda.

Kötülükler karşısında güçlü olduğumuz bir yıl diliyorum, hem bireysel hem toplumsal boyutta.
___

Son olarak hafızama yenik düşerim de unuturum diye 2 Ağustos'tan beri Ayşem'e söylediğim sözleri yazayım.

Ayşem doğar, yağmur yağar, selam verir tüm bulutlar
İzmir'in üstünden uçan selam durur tüm martılar
Gün geçer ve Ayşem büyür martılar peşinde koşar
Yağmur yağıp ıslanırken çığlıklar atar ve coşar

Kimse bilmez ne düş kurar o güzel minik bakışlar
Gözler göremez gerçeği kalbiyle görür insanlar