25 Nisan 2014 Cuma

Şirket nedir size anlatalım!

..Rahmetli dayısı da bir vakitler aynı fabrikada çalıştığından, işin iç yüzünü biliyordu! Çünkü müteveffa dayısı, oraya girmeden önce bizzat kendi atölyesinde günde altı saat çalışır ve evini geçindirirdi. Ama iflas ettikten sonra bir adama ait fabrikaya amele olarak girmiş ve adamla bizzat konuşmuştu! Elalemin dediklerine bakılırsa dayısı, fabrika sahibine, "Ben altı saat çalışıp imalat yapınca insan gibi yaşıyordum. O yüzden senin fabrikanda da altı saat çalışıp insan gibi yaşama niyetindeyim" deyince, hayırsever fabrikatör bunu bir şartla kabul etmiş ve dayıya, "Elbette! Altı saat çalıştıktan sonra ücretini tamamıyla alır ve evine gidersin; ama sen gittikten sonra bir altı saat 'bedava' çalışacak birini bulursan!" demişti.


İşte! Bedava çalışan kişiye ancak köle denirdi. Dolayısıyla günde on iki saat çalışan dayı, ilk altı saat hür, ikinci altı saat köle olmuştu. Hatta ve hatta, iki asır evvelki, kölelerini yedirip içiren giydiren köle sahipleri daha da insaflı sayılırlardı. Şimdikiler tasarruf için bunu da yapmıyorlar, "Git altı saat yemen içmen giyinmen için çalış, sonra gel fabrikama ve bana altı saat boyunca kölelik et!" diyorlardı. Kısacası kadim efendilerin köleleri üzerinde mülkiyet, şimdikilerin ise zilyetlik hakları vardı. İşve felaha davet edilen hür insanların, her öğlen saat bir'de fabrika düdüğü öter ötmez patronlara kölelik etmeye başlamaları galiba dine pek sığmazdı. Zaten her dini bütün kişi 'abdullah' yani 'Allahın kölesi' değil miydi? Herhangi bir abdullahın bir kölesi yani bir abdulabdullah'ı varsa, köle sahibi bizzat kendisini şirk koşmuş olmayacak mıydı? "Şirket" işte buydu!

Kitaplar sadece okunmak için değil, düşünce, hayat, hayal gibi bir sürü şey edinmek içindir. Ben kitaplardan edindiklerimi paylaşmayı tercih ediyorum. Paylaşmak için vakit ve emek sarf ediyorum. Bu beni mutlu ediyor.

Artık kendimle ilgili pek yazmıyorum. Kendimden kaçıyorum bu sıralar :)