23 Nisan 2011 Cumartesi

bazı güzel şeyler1

güzeldir bir yamaç bağdaş kurmuş otururken, hafiften rüzgar saçlarını dağıtıyor -en azından deniyor. birşeyler yazıyorsun. düşüncek başka bişey bulamamış gibi beni düşünüyorsun belki. rüzgar gülüyor sen gülüyorsun.

15 Nisan 2011 Cuma

günlerden bir gün.


Bu şarkıyı severim!
15 nisan 2011 günüydü. maya takviminin sondan bir önceki yılı. mister zagoncunun kuzeni sinoptan geldi. matematik olimpiyatlarına katılacak. farklı yüzler görmem beni sevindiriyor.
daha önce bahsetmiştim bir arkadaşım vardır benim -anasınıfı arkadaşım- ben hayal meyal hatırlarım onu -ve kendi ana sınıfı yıllarımı. bizim yollarımız ben lise son sınıf için dersane ararken birleşti. ismini zar zor hatırladığım -belki tamamen unuttuğum- arkadaşım annelerimizin halen ara sıra görüşüyor olması sebebiyle gündeme geldi. ve çok radikal bir karar alıp ben onun dersanesine gidicem dedim. gittim. kapıdan bana baktığında ortadan ikinci sırada oturuyordum. bana baktın. yüzünü ve ismini hiç hatırlamadığım küçük kızın -benimle aynı ortamda bulunmuş- o gözlerini nasıl oldu bilmiyorum ama tanıdım işte oydu. ilk başlarda çok nadir sonra sıklaşan sonra seyrekleşen daha sonra iyice sıklaşan çok çalkantılı değişik hiçbir zaman anlam veremediğim -ve hiçbir zamanda veremeyeceğim- bir arkadaşlığımız var. ve o farklı biri. kızınca tam kızan, küsünce tam küsen, gözlerinin içine baktığımda ne demek istediğini anlayabildiğim nadir insanlardan biri.
şimdi iyi de banane kardeşim diyebilirsin. yada belki sensindir okuyan (gerçi adresi bir defa göndermiştim hiç bakıyormusun bilmiyorum). ben bu arkadaşımı kırıyorum bazen. ancak birbirimizi karşılıklı kırıyoruz. o duyguları daha yoğun yaşıyor -yada ben öyle sanıyorum. ben bir kırgınlığı affedebilirim, bi şekilde atlatırım hemen, çünkü aram iyiyse bir insanla, kötü olursa aramız bu beni yıpratır, doğama karşı. bu aralar aramız limoni, ki tamamen absürt birşey için bana küstün gene. yada kırıldın vs. insanlar çözüm için çalışmalı ve gözden çıkarmamalı bazı değerleri kolay kolay. bu konuda biraz sitemim var. bide beni normal insanlar kıramaz, normal insanlardan bir beklentim de yoktur zaten. anca şikayetçi olur dururum -buda benim aptal huylarımdan bitanesi sanırım. eğer bir insana değer verdiysem o insan beni üzebilir. ki bu aslında riskli iştir değer vermek. ki bu adresi sana ben söylediysem okuyucum değerlisindir benim için, hele ki bunları buraya yazmayı bana özendirdiysen tahmin ettiğinden de değerlisindir.

kızgınım sana, kırgınım birazda. ve severim ben seni.


kübra artan'a ithafen..

6 Nisan 2011 Çarşamba

sadece birşeyler

evet sadece birşeyler yazmak istedim. ve fikirlerimi aydınlatmasını umarak bonibon yerken yazacağım.
bugün hayatımda ilk defa bir uçurtma yaptım tamamen, yaklaşık iki buçuk saat sürdü. muntazam olmadı. acemi işi ancak uçabileceğini umuyorum.
ne zaman motosiklet alabileceğim bilmiyorum, aslında sorun para olmaktan çıktı sanırım birikimlerim ve destekler sayesinde. motor güzel bir hayaldi, rüzgarı yüzünde hissetmek vesaire..  ancak bir motorsiklete sahip olmak nasıldır bilmiyorum, sonu iyi yada kötüde olsa bu duyguyu tatmak istiyorum sanırım.
ben bazen pek çok şey yapmak istiyorum ve yapamadığımda pek çok şey oluyor. ve böyle durumlarda "en fazla ene olabilir ki" diye düşünmek beni rahatlatıyor.
hava yağışlı bu günlerde, ve ben sevdim bu havayı hep.
şimdiye kadar yazdığım ve söylediğim şeylerden hiçbişey beklemedim. oku işte sadece, yada okuma boşa vakit kaybıdır muhtemelen.
kafam oldukça karışık neyi özlediğimi, neyi beklediğimi, neyi istediğimi bilemiyorum. ve bu durumdaysa insan gerçekten birşeylere tutunması gerekir düşmemek için.
çok sıkıcı ve aptal bir yazı olduğunun farkındayım ancak bozuntuya verme işte, canım da sıkkın değil diyemem hani. dediğim gibi sadece birşeyler yazmak istedim..

1 Nisan 2011 Cuma

saka değil şaka (1 nisan)

konunun başlığı için masamın üzerindeki saka su şişesine teşekkür ediyorum.
hadi blogları kapattılar, benim yazabilmek için bir yolum varken yazmak için neden bu kadar bekledim bilmiyorum, sanırım kimseciklerde yazmam için beklememiştir (=

hayatımda spontone olduğunu söyleyebileceğim gelişmeler, karşılaşmalar, çatışmalar vede karışmalar oluyor.
insan rüyasını gerçekleştirmek için yaşar, uyanır ve gözlerini bu amaçla açar. peki rüyası olmayan insanlar ne yapar? herkesin bir rüyası varmıdır? merak ediyorum. ve seviyorum ben rüyaları dinlemeyi, en çokta rüzgardan ve senden.
bazen kendimle çetin savaşlar içerisinde buluyorum kendimi, ne düşündüğümü - ne düşlediğimi - karıştırmış vaziyette görüyorum. bazı anlarda zaman ve mekan kavramınıda yitiriyorum (şizofrenin hatıra defterine dönmeye başladı yazı ama dur düzelticem). 7 haftalık bir tembellikten sonra haftaya sınavlarda ne yapıcem emin değilim. bu hafta sonu da açıköğretim sınavlarım var. eğer rastgele bu sayfayı açmışsan, mühendislik okuyorsan, herhangi bişeyine güvenip sakın uluslararası ilişkiler yazma ikinci bir üniversite okuyum diyorsan -açıktan. uygarlık tarihi derside süperdir hoştur, beni çalışmaktan soğuttu ve hiç çalışmadan birsürü sınava gireceğim ne güzel insanlık hali bak hemen bi bahane buldum.
anasınıfı arkadaşımın -kübra- doğum günüydü geçen gün. pek anlayamadığım ancak değerli bir insandır kendileri, selamlar küba!

insanları zoraki kendimle konuşturuyormuş gibi hissetmemin nedeni ne bilmiyorum ama kendi dünyama çekilip dünyanın tüm derdi tasası benim sırtımda havalarına da girmek istemiyorum.
dünyanın bütün güzelliklerine sırıta sırıta beraber bakabiliriz.