1 Nisan 2011 Cuma

saka değil şaka (1 nisan)

konunun başlığı için masamın üzerindeki saka su şişesine teşekkür ediyorum.
hadi blogları kapattılar, benim yazabilmek için bir yolum varken yazmak için neden bu kadar bekledim bilmiyorum, sanırım kimseciklerde yazmam için beklememiştir (=

hayatımda spontone olduğunu söyleyebileceğim gelişmeler, karşılaşmalar, çatışmalar vede karışmalar oluyor.
insan rüyasını gerçekleştirmek için yaşar, uyanır ve gözlerini bu amaçla açar. peki rüyası olmayan insanlar ne yapar? herkesin bir rüyası varmıdır? merak ediyorum. ve seviyorum ben rüyaları dinlemeyi, en çokta rüzgardan ve senden.
bazen kendimle çetin savaşlar içerisinde buluyorum kendimi, ne düşündüğümü - ne düşlediğimi - karıştırmış vaziyette görüyorum. bazı anlarda zaman ve mekan kavramınıda yitiriyorum (şizofrenin hatıra defterine dönmeye başladı yazı ama dur düzelticem). 7 haftalık bir tembellikten sonra haftaya sınavlarda ne yapıcem emin değilim. bu hafta sonu da açıköğretim sınavlarım var. eğer rastgele bu sayfayı açmışsan, mühendislik okuyorsan, herhangi bişeyine güvenip sakın uluslararası ilişkiler yazma ikinci bir üniversite okuyum diyorsan -açıktan. uygarlık tarihi derside süperdir hoştur, beni çalışmaktan soğuttu ve hiç çalışmadan birsürü sınava gireceğim ne güzel insanlık hali bak hemen bi bahane buldum.
anasınıfı arkadaşımın -kübra- doğum günüydü geçen gün. pek anlayamadığım ancak değerli bir insandır kendileri, selamlar küba!

insanları zoraki kendimle konuşturuyormuş gibi hissetmemin nedeni ne bilmiyorum ama kendi dünyama çekilip dünyanın tüm derdi tasası benim sırtımda havalarına da girmek istemiyorum.
dünyanın bütün güzelliklerine sırıta sırıta beraber bakabiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder