2012 yılından beri aldığım bir ajanda var metis yayınlarından minik, temalı, her sayfasında beynelminel bir şeyler yazan bir ajanda.
Yeni yıl hakkında bir yazı yazayım diye düşünürken Ocak ayı sonunda bitecek derslerim, Şubat ayı sonuna kadar sürecek sınavlarım ve Mart ayında tekrar başlayacak okulum yüzünden aklıma düşmez de yazamam diye bir gündüz vakti oturdum bilgisayarın başına.
Şuan kendi odamdayım, yıllardır yaşadığım şehirde Ankara'da. Youtube dan Jhon Denver değil de bebek ninnileri dinliyorum, çünkü kocaman yatağımda 65cm boyunda 6,8kg ağırlığında ve tamı tamına 5 aylık bir bebek kendi çapında sabah takılmacası yapıyor. Salyaları üstünü kirletmesin diye boynuna iliştirilen bezi elleriyle yüzüne çekiyor, yüzü kapanınca da panikleyip çırpınıyor. Eğer yüzünü açarsanız gülüyor, ama yüzü açılana kadar da çırpınıyor. Kimse bilmez ne düş kuruyor o güzel minik bakışlar..
Bazı insanlara herkesin yüzdüğü denizler güven verir, bazılarına kimsenin yüzmediği denizler cesaret ve keyif. Bazı kaptanlar kaptanlar keşif için doğmuştur, bazı süvariler sadece görev için sürerler atlarını. Bazılarının yazdığı kitaplar "ethica" olur "devlet" olur "yoldaş" olur, bazıları ise "yeşil deniz kabuğu" ile dokunur ruhlara.
Hayatı daha kolay ve zor kabul edilen bir gerçek var hem de herkesin bildiği; tek bir doğru ve yanlış yoktur. 2016 ülkemiz için çok zor bir yıl oldu ve "yine eksildik biraz". Kimimiz tahammülünü kaybetti, kimimiz neşesinden kalıcı parçaları, bazılarımız yakınlarını yitirdi, çoğumuz kinini biriktirdi. Korkarım ki coğrafi konumumuz gereğince sıkıntılarımız devam edecek, bu sebepten kendi sınırlı aklımla tek bir çözüm görüyorum: adam gibi çalışmak, tek doğru ve tek yanlış üzerine şu aptal inatçılığı bir yana bırakıp herkesin yaptığı işi en iyi şekilde yapmaya odaklanması. Çok zor biliyorum, ama bunu düşünmezsem bir kabullenişlik ve ardından da teslimiyet devreye girer ki bu daha kötüdür benim nazarımda.
Kötülükler karşısında güçlü olduğumuz bir yıl diliyorum, hem bireysel hem toplumsal boyutta.
___
Son olarak hafızama yenik düşerim de unuturum diye 2 Ağustos'tan beri Ayşem'e söylediğim sözleri yazayım.
Ayşem doğar, yağmur yağar, selam verir tüm bulutlar
İzmir'in üstünden uçan selam durur tüm martılar
Gün geçer ve Ayşem büyür martılar peşinde koşar
Yağmur yağıp ıslanırken çığlıklar atar ve coşar
Kimse bilmez ne düş kurar o güzel minik bakışlar
Gözler göremez gerçeği kalbiyle görür insanlar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder