bu blogumu okuyan insan sayısı bildiğim kadarıyla iki elin parmaklarını geçmez.
bu gün doğmuşum ben bundan tam 18 sene önce. ve ben güldürebildim yüzleri belkide ilk yeteneğimdi. siz düşünürmüsünüz bilmem ama ben niye doğduğumu düşündüm, düşünüyorum ve düşüneceğim. bulduğum bulamadığım anlayamadığım cevaplar, sorular var bunlar yazılarımın içinde azda olsa serpişiyor diye düşünüyorum. hayatımda okuduğum en güzel doğum günü şiiri okuldan bayram cansever hocamın kendi için yazdığı "pulsuz mektup" lakabıyla yayınladığı şiiriydi bulamadım bulsam sizinle paylaşmak isterdim. daha güzelini yazamayacağımı düşünüyorum o yüzden buna da değineyim dedim.
hayatımda bugünkü kadar çok insan kutlamadı doğum günümü, hayatımda bugünkü kadar çok çeşit sıvı tükettiğimi hatırlamıyorum. çok insanın kutlaması feysbuk sitesinin aktif kullanıcısının arttığının bir göstergesi :D onlarca kişi kutladı hepsine teşekkür etmek isterim. okuyamasalar bile bu yazıyı okuyanlar teşekkür ettiğimi bilsinler.
kuzenimle aramızdaki buzları erittik alaskayla beraber, sana da yer vermek istedim burada selişay. (şuan yazının devamında yer vermek istediğim mevzuları görünce yazının uzayacağını düşünüyorum). güzel sözler söylemeyi pek beceremem ama önemlisin benim için selişay, şuan karşımda olsan bi göz kırpardım sende anlardın sözcükleri bu anlar için kullanmayı beceremediğimide bilesin :) teşekkür ediyorum sana. hani bazen benden birşeyler öğreniyosunya bende senden birşeyler öğreniyorum ;)
babamla sistem hakkında konuşarak -babam pek konuşmaz bunu sevdim- başlayan bu günüm arkadaşlarımla buluşarak devam etti, birazcık anlatmak istiyorum çünkü şuan sadece yazmak için buraya oturdum ve yazayım istiyorum. "ikaros" bu kafeyi beraberce keşfedip -ilk ben bulduum- beraberce sevdik. buraya gittik, yiit - cansu - sefa ve ben. gerçi sefa ve cansu orada gerekli ayarlamaları yapmış -kendilerince :p- bekliyorlardı biz gittiğimizde. güzel vakit geçirdik benim için önemli insanlarsınız iyi yada kötü zamanlarımda elinizi omzumda hissedebiliyorum herzaman. daha sonra ayşen sen katıldın aramıza, vakit ayırıp gelebildin, beni çok mutlu ettin, yanımda olmanı isterdim ve isteğimi yerine getirdin. (anlayamadığım bir konu var şimdi ben evdede pastayı üflerken dilek tuttum bu dileklerimin ikiside aynı olmasaydı iki farklı olanda gerçekleşebilirmiydi? aslında sırf düşünün diye soruyorum cevabı bildiğimi biliyorsunuz). tüm bunlar için ve bugün yanımda olduğunuz için sefa, yiit, cansu ve ayşen çok teşekkür ederim iyi ki yanımdaydınız.
sol taraftaki kremlin sarayı rusyadan geldi babamın hediyesi bir müzik kutusu, ancak şuan tekleyerek çalmakta
ortadaki bugün arkadaşlarımın verdiği hediye, beni mutlu ettiniz, yakında bunu büyütmek dileğiyle
sağ taraftaki amcamın sinoptan getirdiği el yapımı gemi, her ne kadar vasat -bir denizcilik terimidir- tarafındaki direği kırılsada
hepsi benim için değerli eşyalar.
ikarostan ayrılırken canlı müzik abinin çektiği resim, kenafir gözlüyümdür çok bakmayın.
bu dünyada yalnız başıma olsaydım doğmuş olmamın bir anlam ifade ettiğini sanmıyorum. tüm insanlar birbirlerine bir biçimde bağlılar ve birbirlerini bir şekilde etkiliyorlar ben buna çok inanıyorum.bu blogu oluşturmamda etkisi olan biri var "ipek". senin blogunu okuduğumda üniversiteye yeni başlamış sayılırdım. ve okulda gördüğüm insanların çoğunun belirgin bir düşüncesi amacı yoktu. yazdıkların halen birşeyler için uğraşan en azından hayaller kurup gerçekleştirmek, bu dünyayı güzelleştirmek için çabalayan gençler olduğunu bana hatırlattı. bu benim için önemli birşeydi. benim için insanların düşünceleri, düşünen inanlar, inandıkları için çabalayanlar önemli kişilerdir, sende onlardan biri oldun teşekkür ederim =)
ismini sayamadığım, tüm dost, hasım, hısım, arkadaş, akraba hepinize teşekkür ediyorum.
ismini sayamadığım, tüm dost, hasım, hısım, arkadaş, akraba hepinize teşekkür ediyorum.
çok fazla kişiden bahsedince aklıma ne geldi, geçen sene dersaneden anasınıfı arkadaşımla sakarya caddesinden metroya doğru gidiyorduk, sakaryada bir çeşit grup toplanmıştı, grup otobüsünün üstündeki şahıs "burada şuna selam gönderiyoruz" "buradan rahmetli buna selam gönderiyoruz" "kaç yıl önceki ona selam gönderiyoruz" diye kalabalığa seslenirken ve bizde içlerinden geçerken "almanyadaki halama selam gönderiyoruum" diye seslenmiştin. çok gülmüştük ve bende burdan sana selam gönderiyorum dostum küba.
kısacası eksikleriyle fazlalarıyla saçmalıklarıyla güzellikleriyle blogdaki en uzun yazımı yazmış oldum. içimde çok kaldı bidaha söyleyim teşekkürler 1000 oldu heralde.
beyaz neyin rengidir bilir misin?
ve lale neyi anlatır dünyaya?
ve lale neyi anlatır dünyaya?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder