şarkı
bir yazının içeriği kadar önemli olan bir diğer unsurda yazıyı yazmaya sebep olan duygu düşünce veya her neyse odur.
yazmaya karar verdiğim an şöyleydi. yatağın içindeyim, ışık kapalı, radyo çalmakta, tavanımdaki yıldızlar hafiften parlamakta, kalbim gereğinden fazla hızlı çarpıyor. ritimsiz. yazmalıyım diye düşündüm.
yazıyorum.
yaşlandım biraz, kaybettiik bir o kadarda masumiyetimizi. yirmili yaşlarıma merdiven dayamışım - çok mu diye düşünüyorum, ancak birşeyin azlığı veya çokluğu baz alınan normal e göre değişmez mi - memnun muyum bilmem. yüzüm kırışıyor. saçlarım uzadı bu aralar her teli başka bir alemde, dağınıkım. konuşurken arkadaşlarımla çoğunlukla "hobaaa ve höyytt" havasında olduğumu farkediyorum. iki gün önce bikaç haftalık aradan sonra okumak için bir kitap aldlım elime. 15 sayfa sonra anlayabildim ne okuduğumu. kafam karışık çok fazla düşünmem gereken var. dikkatimi yoğunlaştıramıyorum sanırım.
aklımda en çok olduğunu farkettiğim düşünce bir motorsiklet almak, ilk önce almayı daha sonra aldığımı hemen ardındada iki teker üstünde yüzümde rüzgarı hissetmeyi düşünüyor zihnim. daha sonrada finansal hesaplara geliyor, plan yapıyor topluyor çıkarıyor bölüyorum. arttırıyor eksiltiyor bilmediğim işlemler bile yapıyorum. belki bu zihnimin bana oynadığı bir oyun. tüm bu anlattıklarım hem bir anda hem her anda oluyor. buna bir şeyi kafaya fazla takmak diyebilir miyiz. bu kötü birşey midir. öğrenim kredisi almış olsaydım mart ayında alabilcektim motoru. peki bu çok mu gerekli?
aslında ben başka birşeyler yazmak istiyordum ama lafı nerden motorsiklete getirdim bilmiyorum. bu yazı için basacağım yayınlaya. sonra ne yapacağımı bilmiyorum. ne kadar çok bilmediğim var.. bu üzücü bazen. bazen de...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder