19 Aralık 2010 Pazar

itiraf

evet ben rüzgar ile konuşuyorum. özellikle kışın muhabbetimize doyum olmaz. rüzgar bana masallar anlatır, çok uzaklardan getirdiği masalları fısıldar kulağıma. bazen adını bile bilmediğimiz ve asla bilemeyeceğimiz -adını son hatırlayanın çoktan unutulduğu- denizlerden yitik destanlar, bazen hiç insan eli değmemiş çok uzaklarda bulunan -uzaklığı bilinen hiçbir ölçü birimiyle ölçülemeyecek kadar- gözlerimizden uzak olan bir vadide ilk defa meyve vermiş bir limon ağacının dalında sallanan toprağa ilk düşücek ve akranlarına örnek teşkil edecek olan akılların idrak edemeyeceği sarılıktaki limonun sevinç çığlıklarını anlatır. bende boş durmam tabi, bozuk bir mızıkam vardıya hani -nota bilmeden çaldığım- işte onu çalarım bende, mızıkayı bırakıp sadece minik bir sır fısıldadığımda olur rüzgara. ve en büyük sırrı bozuk bir mızıkayla söylemişimdir rüzgara.
eğer yeterince isteyen bir çocuk olursanız rüzgarla konuşmayı, konuşacaktır sizinle de. çünkü rüzgar sadece çocuklarla konuşur. ve kim bilir belki bozuk bir mızıkadan çıkan sesler getirir sana.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder